NE mutlu bana ki Mardin Bienali’ni ilk yapıldığı 2010 yılından beri hiç kaçırmadım.
Mardin evlerinin altındaki kemerli geçitlerden yani “abbara”lardan esinlenerek “AbbaraKadabra” başlığı altındaki birinci Mardin Bienali’ni kim unutabilir?
Nezaket Ekici’nin, Kasımiye Medresesi’nde Hüseyin Çağlayan’ın fotoları önünde yaptığı “Çeşme” performansı bugüne kadar anılarımda capcanlı.
GAP İdaresi’nde çalıştığı yıllardan tanıdığım Döne Otyam’ın girişimi ve küratörlüğüyle hayata geçen birinci Mardin Bienali’nden sonra 2012 yılında ikincisi, 2015’te üçüncüsü ve nihayet geçen hafta “Sözden Öte” temasıyla dördüncüsü geldi.
Her bienalde Mardin’in değişik büyülü yüzünü gördük, pembe/sarı taşlarıyla , tarihi binalarıyla bütünleşen eserleri hayranlıkla izledik.
4 Haziran’a kadar devam eden bienali, eski ve yeni mek^anlarda gezerken bir kez daha “bienal bir şehre bu kadar mı yakışır” diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.
MARDİNLİLERİN BİENAL ÇOŞKUSU