Zira Türkiye’de olduğu gibi, Avrupa’da akademi dünyasında cinsiyet eşitsizliği oldukça yaygın. Brüksel’in tarihi Solvay Kütüphanesi’ndeki konferansa geçmeden önce bazı rakamlar.Türkiye’de akademi dünyasında kadınların oranı yüzde 40 iken, kadın rektör oranı sadece yüzde 7. Avrupa’da ise kadın rektör ortalaması yüzde 20. Avrupa’da akademi dünyasında “cam tavan sendromu” olmadığını sanmayın.Brüksel’deki konferans sırasında akademik kariyerlerinde önleri kesilmek istenen kadın rektörlerin deneyimlerini dinledik. Örneğin, eğitim ve halk sağlığı alanlarındaki hizmetlerinden ötürü İngiltere Kraliçesi tarafından ödüllendirilmiş olan Prof. Dr. Pamela Gillies’e rektör adaylığından çekilmesi için baskı yapılmış.
“Yılmayın ve kendi yöntemlerinizle mücadele edin” diyor Prof. Gillies.Konferansın açılış konuşmasını yapan Prof. Sağlamer, İTÜ rektörlük yarışmasında 11 aday arasında tek kadın olduğunu ve en yüksek oyu olmasına rağmen atanmasına karşı çıkıldığını anlatıyor.“Karşı çıkanlar mühendis değil mimar olmamı gerekçe olarak öne sürdüler. Demirel’in desteği üzerine atandım” diyor. EWORA’nın konuşmacıları arasında İsveç Yüksek Eğitim ve Araştırma Bakanı Helene Hellmark Knuttson da var.
Kendisini “dünyadaki ilk feminist hükümetin” bakanı olarak tanımlayan Knuttson’a bakarsanız istihdamda eşitliği sağlamayı başarmış olan İsveç’in zayıf noktalarından biri akademi.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin en üst seviyelerde olduğu İsveç durumundan mutlu değilse biz ne diyeceğiz? Bu arada yeri gelmişken belirteyim, kabinede eşit sayıda kadın ve erkek bakanı sahip İsveç artık dünyanın tek feminist hükümetine sahip değil.
Fransa’da Macron da kabineyi kurarken kadın-erkek eşitliğini ön planda tuttu.
EWORA toplantısında iki şey dikkatimi çekti. Artık “Cinsiyet Eşitliği”nden ziyade “Cinsiyet Dengesi” kavramı öne çıkıyor. Nedenini sorduğumda “Cinsiyet Eşitliği bir insan hakları ve zaten olması gereken. Cinsiyet Dengesi eşitliğin ötesinde bir kavram. Kadın ve erkek arasında her alanda dengeli bir dağılım sadece kadın için değil tüm toplum için daha iyidir” cevabını aldım.
İkinci dikkatimi çeken nokta “Cinsiyet Dengesi”nin Ar-Ge alanında ziyadesiyle önemli olduğu. Bununla ilgili Norveç’te yapılan bir araştırma, kadın ve erkek araştırmacıların değişik bakış açılarına sahip oldukları ortaya çıkmış.Değişik bakış açıları araştırmanın sağlıklı olması için oldukça önemli.
EWORA’DA ‘BABA BENİ OKULA GÖNDER’
EWORA Konferansı’nın konuşmacıları arasında olan Aydın Doğan Vakfı Direktörü Candan Fetvacı’nın yaptığı “Bana Beni Okula Gönder” sunumu Avrupalı kadın rektörler tarafından ilgiyle izlendi.10 yılda 300 bin kişiye ulaşmış olan kampanya Fetvacı’nın dediği gibi, toplumun ve Türkiye’de pek çok kurumun sahip çıktığı müthiş bir girişimdi. Bu bölgede benzeri olduğunu sanmıyorum.Sunumunda, kampanyada Türkan Saylan ve Hanzade Doğan Boyner’in liderliklerinin öneminin de altını çizen Fetvacı, vakfın Unicef, UN Kadın gibi kurumlarla her yıl “Uluslararası Kız Çocuğu Günü” için uluslararası bir konferans düzenlediğini söyledi.