İSTİKLAL Caddesi’nin elbet daha güzel günleri olmuştu.
1930’larda, İstanbul’un gece hayatını, ünlü restoranlarını, sanatçılarını “Gardenbar Geceleri”, “İntermezzo” gibi kitaplarında anlatan Fikret Adil’in ya da “kürklü, şapkalı ve eldivenli hanımefendilerin” İstiklal Caddesi”nden söz etmiyorum.
Vakko’nun henüz terk etmediği, dükk^anların ucuz mallarıyla dışarı taşmadığı, ağaçların kesilmediği, kitapçıların, galerilerin bol olduğu bir İstiklal Caddesi aklımdaki.
Çin malı kaldırım taşlarının döşenmesiyle başlayan çöküşü hepimiz biliyoruz.
İki- üç yıl önce alt yapı çalışmaları için iş makinelerinin istilasına uğrayan İstiklal Caddesi artık iflah olmaz derken geçtiğimiz eylül ayında bir mucize oldu.
Teğet Mimarlık (Mehmet Kütükçüoğlu) tarafından yeniden tasarlanan Yapı Kredi Kültür Sanat binası caddeye bir “hayat öpücüğü” konduruverdi.