Bir ekonomik modeldir Kapitalizm. Üretimin, her şeyden daha
fazla kar sağlayabilmek için yapıldığı insanın duygusuna duyarsız
bir sistemdir. Aklına gelebilecek her şeyin değerini parayla ölçer.
Sana, bizzat kendisi tarafında kurdurtulmuş hayallerini, bedensel
ideallerini haraç mezat satar insan sırtına
yüklenmiş tezgahlarda. Karşılığında, şanslıysan eğer, zihin gücünü
ve emeğini alır. Bu söylediklerim zamanındır. Zaman dediğim ise
ömründür. Yani senin şu dünyaya gelirken Tanrı tarafından cebine
konulmuş tek sermayen... Kapitalizm ise sermayesini doğadan ya da
insandan alan hatta bizzat insanı sermaye yapan dilsiz şeytandır.
Susmayı, boyun eğmeyi öğretir insana. Kıt kanaat geçinmeye razı
gelmeyi öğretir. Ya da iyi şartlarda yaşamak için ezmeyi,
başkalarının üstüne basmayı... Bir yandan eline adına para
dedikleri bir miktar kağıt(!?) tutuşturur. Bu kağıdın değeri her
gün değişir. Sonra, karşına bu değişken değerli kağıtlarla satın
alabileceğin birçok şey koyar. Bunları sistemli bir şekilde moda
haline getirir. Almaman ayıpmış gibi hissettirilir sana. Önüne
sıraladıkları metaları almak için çalışmak durumunda kalırsın hep.
Alman da yetmez. Hep bir üst modeli, hep bir yenisi ihtiyaçmış gibi
konur gözünün önüne baktığın her yerde. Ve sen de çalışarak sahip
olunması zorunlu bir tercih olan şeyler üretirsin. Büyük bir kısır
döngüdür bu, içinden çıkamazsın. Sistemin dışına çıksan, vücuduna
zerk edilmiş sahip olma, eğlenme, beğenilme gibi zıkkımların
bağımlılık nöbetleriyle sarsılır hatta belki ölürsün. İçinde
kalsan, bedenin anlar ama ruhuna anlatamazsın, santim santim
çürürsün. Kapitalizm, sana dokunmayan yılandır koynunda beslediğin.
“Bin yaşasın!” demeyi zaruri hal...