DOLAR yükseldi, şu an itibariyle biraz sakinleşip 6.5’e oturdu. Yazının yayınlanacağı an, yani 16 saat sonraya ne olur bilmem.
Ama bu yükselmeyle haftada bir veya üç günde bir TL üzerinden fiyatlarını güncelleyen uluslararası markalarda izdiham oldu!
Zira Türk Lirası değer kaybedince hepsi yüzde otuz-kırk indirim yapmış gibi bir vaziyet yaşandı elinde dövizi olan turistin gözünden. Buradan marka saymak reklama girer mi bilmiyorum ama Chanel’di, Bulgari’ydi, Louis Vuitton’du, hepsinin önü Ortadoğulu turist kuyruğu. Sanırsın ayakkabı-çanta-mücevher vs satmıyorlar, fakir mültecilere yemek ve çadır dağıtıyorlar. Kapıda öyle bir azimli bekleyiş, öyle bir kararlı izdiham.
Muhtemelen bu uluslararası markalar Türkiye’deki stoklarını büyük ölçüde eritmiştir. Sanırım bugün-yarın fiyatlar dolar-Euro bazında güncellenir, turiste ‘ister istemez şok indirim’ biter.
Her yerden yağan marka dükkânların önündeki kuyruk fotoğraflarını görünce “Bu kime yaradı acaba” diye düşündüm. O markaların Türkiye temsilcileri bu hafta iyi ciro yapmıştır, ama ithalatçının maliyeti sonuçta tamamen dövizle. Bundan sonra ne kazanacak, nasıl yürütecek, kim alacak o fiyatlara meçhul. Zira 8 bin lira olan çanta çıkacak 12 bin liraya. Peki ya Chanel Türk markası olsaydı? Louis Vuitton, “Lale Vatman”ın kurduğu bir çanta markası olsaydı? Ki bakınız, bu markaların sahteleri Türkiye’de tanesi “üç lira beş lira” maliyetle üretiliyor ve Coco Chanel mezarından kalkıp gelip kontrol etse kalite farkı göremez!
Bu aralar yerli malı kullanma zamanı. Tabii mercimek bile ithalken nasıl becereceğim, bilemem. Ama dikkat etmeye çalışacağım.
Ancak artık inşaatı filan biraz kendi haline bırakıp her sektörde uluslararası marka yaratma işine girmek zorundayız!