ŞU kadar Suriyeliyi ülkemize misafir aldık, şahaneyiz, harikayız, misafirperveriz diyip duruyoruz.
Evet, doğru, mülteci kabul etmede şampiyonuz, başka ülkelere örnek olsun.
Ama evime misafir aldım diye hava atmakla bitmiyor. Misafirin insana yakışır şartlarda yaşamasını da sağlamak lazım. Bakın Bağcılar’da bir hastanede 2017’de 392 çocuğun hamileliğinin adli makamlara bildirilmediği ortaya çıktı. Başlı başına bir skandaldır, o ayrı.
Ama bu kız çocuklarının 50’si 16 yaşın altında ve bunlardan 49’u Suriyeli.
Nedir arka plandaki hikâye? İyi ihtimalle gençlik aşkları, gençlik hataları? Çok kötü ve yüksek ihtimalle zorlama ve resmi olmayan evlilikler, para karşılığı karanlık işler ve heba olan göçmen kız çocukları.
Peki her yıl doğan yüz binlerce Suriyeli misafir bebeğin, özellikle bu kız çocuklarının trajik hikâyelerinden doğan bebeklerin, yarın bir gün bizim ülkemizde doktor, mühendis, sanatçı, zanaatkâr, ne bileyim topluma faydalı müthiş insanlar olmasını sağlama ihtimalimiz nedir?
5-10 yıl sonra nasıl bir Suriyeli genç nüfusla karşı karşıya olacağız?
Kapıyı açıp misafiri almakla iş bitmiyor. Asgari bir ağırlama da gerekiyor çünkü.
TARİKATTI, TEKKEYDİ, SUÇ ÖRGÜTÜYDÜ, FALANDI, FİLANDI...
FETÖ’cüler, Adnan Hocacılar, filanca şeyhçiler, şucular, bucular, bilmemneciler. El etek öpenler, esaret hayatı yaşayanlar, peçete yiyenler...
Ama esasen devlette kadrolaşmalar, adam kayırmalar, kendinden olmayanın hakkını yemeler, gençleri tuzağa düşürmeler, hırsızlıklar, dolandırıcılıklar, para sızdırmalar, tehditler, şantajlar, casusluklar, yurtdışı bağlantıları falanlar filanlar.
Bir süre bu gündem olacak. Siyasi ve polisiye yönüyle, dış ilişkileriyle, magaziniyle, komplo teorileriyle.
...