“AZEZ-MARE hattı”, “Burseya Dağı”, “Afrin”, “Menbiç”, “hava taarruzu”, “obüsler”, “çok namlulu roketatarlar”, “sınır hattında cep açılması”...
Askeri terimlere, bölgedeki yer isimlerine aşina olmaya başladık. Elimiz günlük işlerde, ama gözümüz haberlerde, yüreğimizde bir ağırlık...
Gördük ki...
“Bütün dünya buna inansa, insanlar el ele tutuşsa, hayat bayram olsa” filan palavra, bu kadar yüzyılda dünya bir arpa boyu yol gitmemiş.
Savaşlarımız daha bitmemiş...
Ben askeriyeden, stratejiden, silahtan, jeopolitikten anlamam. Bu tür haberleri iki-üç kere okuyorum kavramak için.
Ama insan hikâyelerinden anlarım. Onun için şehitler beni darmaduman ediyor.