Çevrenizdeki herkes hasta gibi mi geliyor? “Bu sene bana bir şey oldu, sürekli gribim ve geçmiyor” tarzı düşünceleriniz var mı? Olmadık sindirim sistemi hastalıklarıyla hastanelere mi koştunuz? Sizde sorun yok, sadece son aylarda çeşit çeşit, renk renk mikroplarla iç içeyiz!
Bu akşam Jet Sosyete’nin yeni bölümü yok, zira geçtiğimiz hafta feci bir sindirim sistemi virüsü beni yerlere serdi. Su kaybına karşı önlem almama filan rağmen 2 saat içinde ayakta duramaz, odadan mutfağa gidemez hale geldim. Serumlar ve antibiyotikle ancak 5-6 günde masama oturabildim.
Çekim günü 3 oyuncumuz aynı vaziyete düştüğü için set ertelendi. Birkaç gün sonra reji ekibinden de ağır sindirim sistemi enfeksiyonu yüzünden acile gidenler olduğundan, eksik ekiple çekime başladık. Set yemeğinden mi zehirlenmiştik? Yoo, ben hastalandığımda en son set 3 gün önceydi. Kimse birbirini görmedi, birbirine yemek yapmadı. Belli ki ortada bir salgın vardı. Ne dönüyor, bu mikroplar nereden çıktı diye doktorlara sordum!
Doç. Dr. Aytuğ Altundağ, şu an çok yaygın iki grip virüsü olduğunu anlattı. Biri 2009’da “domuz gribi” adıyla ve korkutucu bir salgınla ortaya çıkan H1N1. Artık insanlar buna bağışıklık kazanmış ve eskisi gibi ölümler olmuyormuş. Diğeri ise 2011’den sonra hızlıca artan H3N2 virüsüymüş. Bu, özellikle Romanya’daki ölümlerde etkili olmuş, Bulgaristan’da okulların tatil olmasına yol açmış. Ağır geçiyor, uzun sürüyormuş. Aralık ayının son haftasında, yeni yıl alışverişlerinde, kalabalık ortamlarda çok yayılmış. “Şu an okulların açılmasıyla yine yükseldi ve acil servislerde çok grip vakası var. Bu iki influenza virüsü de inatçı, çok fazla öksürük ve yüksek ateş yapıyorlar, ileri yaştaki insanlarda çok riskli” diyor Altundağ. Romanya’daki ölümlerin hepsi 60 yaş üstü hastalarmış.
Hayatımızdaki bir diğer virüs ise Rhino virüsmüş. Dr. Altundağ, “Gergedan virüsü deniyor ama yanlış tercüme, Rhino burun demektir. Bu virüs bir burun virüsü, yani nezle. Ama inatçı bir nezle ve çok fazla burun akıntısı yapıyor” diye anlatırken, yılbaşından hemen önce de buna yakalanıp ayakta geçirdiğimi idrak ediyorum!
“Bir de ocak ayı içerisinde çok fazla besin zehirlenmesine bağlı gastroenterit gördük” diyor ki evet, kurbanlardan biriyim. “Çiğ sebzelerin yıkanmaması, çalışan personelin sağlık kontrolünden düzenli geçirilmemesi, hijyen kurallarına uymamaları veya çalıştırılan göçmen işçilerin arasında taramaların iyi yapılmaması gıda sektöründen bu virüsleri yayıyor” diye anlatıyor. Şahsen çok ünlü bir kebapçıdan getirttiğim yemek sonrası bu hallere düştüğüm için artık kendilerinin mutfak personeline şüpheyle bakıyorum! Dr. Altundağ, “Çocuklarda ise bu aralar akciğerleri etkileyen RSV virüsü görülüyor. 2 yaş altındaki çocukları tehdit ediyor, solunum sıkıntısı yapıyor ve oksijen tedavisiyle geçiyor” diyor.
Bu arada, son zamanlarda etraftan eskiden sadece dönem filmlerinde gördüğümüz tüberküloz, yani verem vakaları duymaya başladığımı söylüyorum. “Son zamanlarda verem vakalarında bir artış saptandı. Türkiye’de veremle savaş çok iyi yapılmıştı, yıllardır çok nadir görülüyordu. Ama kayıt dışı göçmen sayısının artması, tüberküloz vakalarının geri gelmesinin ana sebeplerinden biri” diyor.