Suudi Arabistan’da yeni karar kadınların artık siyah çarşaf veya siyah başörtüsü takmaya zorunlu olmaması yönünde.
“Kadınlar erkekler gibi uygun ve saygın giyinirler ama siyah
ferace şart değil”miş Prens Selman’a göre. Haziran ayından itibaren
araç kullanabilecekler. İş kurmaları, orduya katılmaları, konser ve
spor müsabakalarına gitmeleri kolaylaştırılıyor. Biz 1920’lerde,
30’larda zamanının çok ötesinde kadın haklarını kucağımızda
bulduğumuz için gayriihtiyari “Aman ne büyük lütuf yapmışlar” diye
gülüyoruz elbette. Bizler için ‘kadının saygın kıyafeti’ kendisinin
saygın bulduğu herhangi bir kıyafettir. Hatta isteyen saygın
bulmadığı bir kıyafeti de giyebilir, kimse kimsenin keyfinin
kâhyası değildir. Ama Ortadoğu ülkelerinin hâli malum. Kanuna
yansımış bütün yaşam tarzı kuralları, temelde kadının özgürlüğünü
kısıtlama prensibine dayanıyor.
İran’da da kadınlar şikâyetçi. Son aylarda sık sık ‘başörtüsü
çıkarma’ eylemi yapıyorlar. Başlarındaki eşarpları çıkarıp bir
sopanın ucuna bağlayıp bayrak gibi sallıyorlar. Üstelik en dindar
ve muhafazakâr kadınlardan bile bu eyleme destek var.
Belki kadınlara özgü yasakların esnetilmesi Suudi Arabistan’ın yeni
siyasetinin gereksinimidir, belki İranlı kadınlardan bazıları
İranlı yöneticilerin dediği gibi ‘dış mihrakların kışkırtması’
sonucu başörtülerini çıkartmışlardır. Ama şu bir gerçek, kadınlar
daha çok eşitlik ve özgürlük istemeye devam edeceklerdir! Ve
kadınlara istediklerini vermeyen hiçbir toplum bir adım ileri
gidemeyecek. Hele uçakla 17 saat uzaklıktaki yabancı ülkede yaşayan
herkesin bilgisayar ekranından canlı canlı sana baktığı, ticaretten
sosyal medyaya sınır mınır kalmayan bir devirde bunu sürdürmek
mümkün değil. Bir kere haklarını almış, köşeleri tut...