Ben Amerika’nın bir proje devleti, daha doğrusu devletmiş gibi yönetilen bir holding olduğuna inanıyorum. Halka açık, 4 yılda bir kasım ayında genel kurulu yapılan 300 milyon ortağı olan bir şirket.
Devletçilik oynayan bir şirket…
Dolayısıyla Beyaz Saray’da alınan ve dünyayı derinden etkileyen tüm kararların da şirket mantığında alındığını düşünüyorum.
Bunu hemen otomobile bağlarsak, Donald Trump, AB’den ABD’ye
ihraç edilecek otomobillere ek vergi getirebileceğini açıkladı.
Konunun temelinde ise şu gelişmeler yatıyor. Trump, geçen hafta
Beyaz Saray'da yapılan toplantıda Amerikalı çelik ve alüminyum
üreticileriyle bir araya geldi ve ithal çeliğe yüzde 25, alüminyuma
yüzde 10 ek gümrük vergisi getirilmesine karar verdiğini açıkladı.
Bunun arkasında ülkenin çelik lobisinin olduğunu yazmama gerek var
mı?
Daha sonra da hemen eklemeyi, masa altından beyzbol sopası çıkarıp,
Eski Kıta’ya ayarı da “Eğer benim bu kararıma karşı AB de vergi
artışı önlemleri alarak, benim firmalarımın Avrupa’ya mal satmasını
zorlaştırırsa, ben de Avrupa’dan ABD’ye serbestçe gelen
otomobillerin önüne vergi engeli koyarım” sözleriyle verdi.
Sarı saçlarını, aldığı prostat ilacına borçlu olan Trump’ın aklına neye borçlu olduğunu kimse bilmiyor. Ama, böyle bir adımı atması halinde, tepişen fillerin altında ezilen çimen olacağımız da garanti. Otomotiv ülkemizin bir numaralı ihracatçı sektörü yaklaşık 26 milyar dolarlık dış satım yapıyoruz. Bunun yaklaşık yüzde 80’i başta Almanya olmak üzere AB’nin başat ülkelerine gidiyor.