Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, 6 aylık bir süreçte o ülkenin para birimi yüzde 50 değer kaybederse, ekonomide önemli bir kriz yaşanır. Algı yönetimi amacıyla adına kriz demekten kaçınılsa da günlerin kısalması ve havaların soğumasıyla yaşanan sürecin daha da kötüleşeceği aşikar.
Zira, Türkiye’nin cari açığındaki en önemli kalem olan enerjiye daha çok ihtiyaç duyacağımız bir döneme giriyoruz ve bu da ödemeler dengesini daha da bozacaktır. Yapılacak son bir adım kaldı ki o da borçların vadelerini maalesef yüksek faiz vererek ötelemek ve bunun devalüasyon sonrası oluşacak enflasyon üzerinde olumlu etki yapmasını beklemektir. Peki bu sarmal bizi nereye götürecek. Keşke olumlu bir yanıt verebilsek.
Peki ne yapmak gerekiyor?
Bu soruya bu sayfanın konusu olan otomotiv üzerinden yaklaşalım.
Şu aşamada ihracat lideri konumundaki otomotivin, devalüasyon ile birlikte elinin rahatladığı bir gerçek. Lakin, iç pazarda başta ağır ticari araçlar olmak üzere neredeyse durma noktasına gelen satışların bir şekilde canlanması gerekiyor. Bu denge kurulabilirse Türkiye’nin şiddetle ihtiyaç duyduğu dış kaynak bir nebze de olsa sağlanabilir.