Meclis’teki “dokunulmazlık dosyaları” için “geçici anayasa” maddelerinin oylama sonuçları “riskli” bölgede.
330’la 367 arası oylar “referandum” rotasını çizer.
Cuma günü de hemen hemen aynı sonuçlar çıkarsa ağustos ortalarında referandum sandıklarının kurulması gerekiyor.
....................
Bu durum iktidar partisi için öncelikli olmak üzere tüm Türkiye adına mevcut durumu daha da ağırlaştıracak “tekleme” tehlikesine açıktır.
Çünkü...
Yaşanmakta olan zaten “gergin” ortamda tansiyonu daha da yükseltebilir.
“Kürt sorunu” haline getirilmeye müsaittir.
Puslu havayı kollayan odaklar Anayasa’da öngörülen “halk oylaması” gibi demokratik bir kurumu “ayrışmacı” söylemler ve politikalar için kullanışlı bulacaklardır.
Provokasyonlar dışarıdan da parmaklanacaktır.
Bu halk oylamasının sanki Kürtlere karşı bir tezgâh gibi sunulması tehlikesi hiç de küçük değil.
Paragrafın başında “öncelikli iktidar partisi olmak üzere” diye yazdım.
Nedeni...
Bütün bu -olası- tezgâhların, kaos yaratmak oyunlarının üstesinden gelerek “krizi yönetmek” iktidarın görevi.
Ayrıca...
Huzuru özleyen, ülkenin ve milletin bütünlüğünü içselleştirmiş her bir yurttaş için de arzulanır şey değildir bu.
...................
Ana muhalefet partisi CHP açısından bakın...
Anayasa’da geçici madde oylamasında 367’nin çıkmaması ve doğrudan gerçekleşmesi için 3’te 2 “nitelikli oyun” bulunmamasında vebal “CHP’ye yüklenecektir.”
MHP hiç firesiz oy kullanıyor.
AK Parti de -neredeyse- öyle.
Peki, hangi partiler karşı çıkmış?
HDP’nin “HAYIR” dediği apaçık gerçek.
En büyük fire CHP’den...
AK Parti ve MHP -olası- referandum kampanyası boyunca seçim otobüsleri üstünden, kürsülerden, TV ekranlarından, gazete manşetlerinden -öyledir, değildir ayrı konu- yaylım ateşine geçeceklerdir:
CHP, HDP’yi destekledi.
HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarını “kaldırtmadı (!)”
Buna başka suçlamalar da eklenebilir:
“Dokunulmazlık dosyalarının yargıya gitmesini CHP engelledi, korktu (!) Sözünün arkasında durmadı.”