FRANSA’nın ve dünyanın saygın gazetesi Le Monde’un Türkiye
muhabiri Guillaume Perrier tarafından yapılan “analizi” dün özetle
yazmıştım.
Yazı şöyle başlıyordu:
Türkiye, son ve büyük hesaplaşmaya doğru gidiyor.
Bu ülke korkulduğu gibi “ırka” ya da “dine” dayalı bir bölünme
yaşamadı.
Daha korkunç ve daha temel bir bölünmeye gidiyor.
Cumhuriyet boyunca süren “kültürel bölünme...”
.....................
“Kültürel bölünmeyi” abartarak ve karikatürize ederek, tepeden
bakan ve kibir algılamasına açık üslupla anlatmış.
Daha net anlaşılması için onun kelimeleriyle yansıtayım:
Bir yanda...
Ayakkabılarını sokak kapısı önünde çıkaran... Kadınları başı
örtülü... Erkekleri sokağa pijamayla da çıkabilen... Erkek
çocukları kahveye giden... Kız çocukları tam bir baskı altında
yaşayan... Türkü ile arabesk arası bir müzikten zevk alan... Futbol
izleyen... Belki de hiç kitap okumamış... Hiç dans etmemiş... Hiç
karı koca birlikte yemeğe gitmemiş... Hiç tiyatro seyretmemiş...
İyi eğitim almamış... Dini inançları kuvvetli... (Bu kitlenin
kalabalık ve çoğunlukta olduğuna her seçimde iktidarı alabileceğine
işaret ediyor.)
HHH
Diğer yanda...
Kız lisesi veya kolej yelpazesinde eğitim görmüş... En azından bir
düğün salonunda ya da kolej partisinde dans etmiş...Sinemaya
giden... Çok fazla olmasa da kitap okuyan... Müzik zevki pop
şarkılarla klasik müzik arasında dolaşan... Evi nispeten daha
zevkli döşenmiş... Kızlarının flörtüne göz yuman... Kadınları
modern görünümlü... Şarabın kalitesinden pek anlamasa da kadın
erkek bir arada içki içebilen... Gazetelere bakan... Magazin
haberlerini izleyen... Kendini birinci gruba kıyasla çok gelişmiş
algılayan... Entelektüel düzeyi çok yüksek olmasa da “Batı
standartlarına yakın” bir grup var. (Bu ikinci grup azınlıkta ve
“artık bir daha seçim kazanma” olanakları yok.)