Türkiye’nin iki duyarlı fayını hareketlendirme oyunlarına
dikkat...
1- Zaten 10 yıllardır PKK üzerinden sürdürülen “Türk-Kürt” ırkçı
tezgâhlar.
2- Mezhep kışkırtmaları... Son haftalarda özellikle sosyal medya
üzerinden Sünni ve Alevi vatandaşlarımızı karşı karşıya getirmek
tahrikleri tırmanışta. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da bu
tehlikeli oyunlara dikkat çekmiş bulunuyor.
***
İkincisi çok “yakın” bir tehdit değil henüz.
Çok şükür...
Birinci yara ise 10 yıllardır kanıyor.
Son 200 yılın “Kürt sorununun asgariye indiği” süreçlere
baktım.
Sultan Abdülhamid döneminde Osmanlı Kürtleriyle en uzun iç barışın
yaşandığını gördüm.
Abdülhamid’e “güzelleme” diye kimse yanlış yorumlar yapmasın.
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e ve devrimlerine yürekten bağlı
olduğumun kanıtı yarım yüzyılı aşkın gazetecilik yıllarımdır.
Abdülhamid dönemiyle ilgili bu tespitim tamamen objektif gözde
“tarihin veri değerlendirmesidir.”
.....................
Abdülhamid’in “Kürt” siyasetini özetle yansıtayım.
Abdülhamid “Kürt sorunu” olarak adeta bir enkaz devralmıştı tahta
çıktığında.
İmparatorluk “bölünme tehlikesiyle” karşı karşıyaydı.
“Kürt halkını yanında tutabilmek” çok önemliydi.
Tıpkı Yavuz Sultan Selim gibi Kürtlerle ilişki kurmaya öncelik
verdi.
Siyasi analizleri isabetli tespitlere dayandıran Abdülhamid,
bölgeyi kaşıyan dış güçlerden önce hamle yapmaya karar verdi.
Bölgede etkin “Kürt sa’dat (seyitler)” ve “Meşayih (şeyhler)” ile
irtibata geçti.
Beyliklerin kaldırılmasından sonra ortaya çıkan otorite boşluğunu
bu şeyhler ve seyitlerle doldurdu.
Devletin “Kürtlerle ittifakını” 1514’te olduğu gibi güvenlik
ihtiyacını karşılamak için Kürt aşiretlerine “Hamidiye Alaylarını”
kurdurdu.
“Askere gitmeyen Kürtler” bu alaylarda yer alarak savaş güçleri
oluşturuyordu.
Savaş sonrası bölgede başlayan “Ermeni komitacılığına” karşı bu
Kürt aşiretlerinin alayları mücadele etti.
Ayrıca...
Eşkiyalık yapan bazı aşiretleri de böylece “Hamidiye Alayları”
projesine kattı.
Sistemin içine aldı.
Sonuçta...
Aşiretlerin devlete karşı ittifak kurmalarını önlemiş oldu.
İran-Rus sınırındaki “Hamidiye Alayları” devletin nizami ordusunun
yükünü de azaltmıştı.
Bu alayların İran içindeki akraba aşiretleri de hareketlendirildi.
İran kendi iç sorunlarıyla meşgul olmaya itildi.
“Aşiret alayları” tıpkı “Türkmen Ertuğrul, Arnavut ve Arap Zuhaf
Alayları” gibi “ihtiyat kuvveti” olarak kullanıma hazır
tutuldu.
***