İki gün Berlin’deydim.
Grubumuzun transferlerini yapan aracın şoförü fotoğrafını
gördüğünüz İlker Bey.
Önde oturuyordum.
Gidiş gelişlerde sohbet ederken düzgün konuşması, siyaset
gözlemleri dikkatimi çekti.
Öğrendim ki...
Jeoloji eğitimi almış.
Berlin Federe Devleti Parlamentosu’nda bir dönem SDP’den (Sosyal
Demokrat Parti) milletvekilliği yapmış.
Önümüzdeki seçimlerde gene aday.
Aracın kadrolu şoförünün önemli bir işi çıkmış, onun hatırına
birkaç gün için direksiyondaymış.
.....................
Türkiye - Almanya arasında üst düzey sert söylemlerin etkilerini ve
geleceğini konuştuk.
“Seçimlerin galibinin Merkel olacağına” inanıyor.
Sosyal Demokratların adayı Schulz’a şans vermiyor.
Şöyle dedi:
“Ne yazık ki Türkiye karşıtlığı tıpkı İngiltere, Avusturya hatta
Hollanda ve Belçika gibi burada da seçmenden oy kazanmak için
kullanılmakta.
Türkiye aleyhine ciddi rüzgârlar esiyor.
Schulz seçilse çok kötü olur.
Türkiye’nin AB üyeliğine kesin karşı, seçmene üyelik görüşmelerini
kesmek sözü verdi.
Merkel ise gene kötü ama daha az kötü.
Şimdilik Türkiye-AB ticaret protokolünün genişletilerek
güncellenmesini durdurmakla yetiniyor.”
......................
Tabii...
Merkel’in tek başına parlamento çoğunluğu yakalaması mümkün
değil.
Ancak...
Liberaller yeniden kuvvetlenmeye başlamış.
Merkel’in eli rahatlamış, çok zorlandığı SDP ile ortaklığı
noktalayıp Liberallerle ve Yeşillerle bir koalisyon hükümeti
kurabilecek gibi görünüyormuş.
Böyle bir olasılıkta Yeşiller Partisi’nin başındaki Türk kökenli
Cem Özdemir’in dışişleri bakanı olması konuşul-maktaymış.
Özdemir’in Türk kökenli olmasına karşın, dışişleri bakanlığı hiç de
iyi haber sanılmasın.
Cumhur-başkanı Erdoğan’a karşı burada tekrarlamakta fayda
görmediğim çok ağır söylemleri var.
......................