ÇETİN Altan’ı da kaybettik... Apple-tab-span"
style="white-space:pre"> Yarım yüzyılı aşan gazetecilik
hayatımda tanımaktan gerçekten mutlu olduğum bir aydın, bir abi,
bir dosttu.
Güneş patlamaları gibi ışık saçan zekâ patlamalarına tanık
olurdum.
Çok güçlü bir hafızaya sahipti.
Yüzyılların gerisinden başlayarak tarih, edebiyat, siyaset, sanatın
her dalı... Onu dinlerken “İnternet sitelerinde sörf yapar” gibi
hissederdim kendimi.
Spontane nükteleri tespih taneleri gibi art arda sıralardı.
Davudi ses tonuyla “r” harflerini “ğ” olarak telaffuz ederdi.
Merak uyandırırdı.
.........................
Gençliğe doğru ilk yıllarımda siyasete ilgi duyardım.
2 büyük “idolüm” vardı.
Onlar medyanın yıldızlarıydı; “Metin ve Çetin...”
Yani... Türkiye’nin en etkili siyasi dergisini yayımlayan Metin
Toker ve harika bir üslubu ve cesaretiyle Çetin Altan...
Birkaç yıl içinde onlara Abdi İpekçi de katıldı.
Gazeteciliğe gerçek anlamda AKİS dergisinde başladım.
Gazetecilik hocamdır Metin Bey.
Abdi Bey gazete yapmakta rol modelimdi. Çetin Altan ise üslubu,
yaşamı, açtığı yeni ufuklarla hayran olduğum yazardı.
Şaşırtıcıydı...
Ankara Küçük Tiyatro’da bir oyunun galasına gitmiştim.