Demok-raside çözüm tükenmez...
9’uncu Cumhurbaşkanı merhum Demirel’in bu sözünü hatırlayarak
Meclis Başkanlığı seçimine bakalım.
Ortada iki seçenek kalmış durumda.
1- Son turda en fazla oy alan iki başkan adayı yarışacak; AK
Parti’nin adayı İsmet Yılmaz ve CHP’nin adayı Deniz Baykal.
Gerçi...
Anayasa’ya göre “Meclis Başkanlığı’na partiler aday
gösteremezler.”
Ama...
Fiili durum böyle değil.
Ya son turda en fazla oyu İsmet Yılmaz alıp seçilecek ya da MHP ve
HDP’nin oyları da Deniz Baykal’a yönelecek ve o seçilecek.
MHP “HDP’nin içinde bulunduğu ortamda yer almayacağını” açıklamışsa
da kapı aralık.
MHP önce grubunu toplayacak. Durumu bir kez daha gözden
geçirecek.
Belki -az bir ihtimal de olsa- kendi milletvekillerini oy
kullanmakta serbest bırakabilir.
Bunun anlamı “Baykal’a oy vermeleri için zımni onaydır.”
İhtimal “az” görünse bile dayandığı gerekçe sağlamdır.
Hem Cumhurbaşkanı’nın, hem Meclis Başkanı’nın AK Parti’den seçilmiş
olması 7 Haziran seçimlerinin “zaman ruhuyla” örtüşmüyor.
Seçmenin yüzde 60 gibi bir çoğunluğu bunu istemedi.
MHP’nin ilkeleri olması ve bunların arkasında durması elbette
önemli ama Baykal’ın seçilmesi HDP’yle ve HDP politikalarıyla
“işbirliği” anlamına gelmez.
Bir önceki Meclis açıldığında Sayın Bahçeli’nin HDP’lilerle el
sıkıştığını hatırlıyorum.
Kaldı ki Millet Meclisi Genel Kurul’u da -geniş anlamda- “aynı
ortam” değil mi?
Orada da 81 HDP milletvekili var.
Sonuçta Deniz Baykal’a oy vermek, içinde HDP’nin bulunduğu ya da
HDP’nin dışarıdan destek verdiği bir ortak hükümete oy vermek
değildir.