CUMHUR-BAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan siyaset gelenekleri gereği hükümeti kurma görevini, Meclis’te en büyük gruba sahip AK Parti Genel Başkanı Davutoğlu’na verecek.
Bunu açıkladı.
“Doğru” olduğunu söylemek bile fazla olur.
Ama bir başka gelenek daha var.
Cumhurbaşkanları seçim sonuçlarının açıklanmasından en geç bir
hafta sonra hükümeti kurma görevini verir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Meclis Başkalık Divanı’nın oluşmasını
beklediği” yolundaki açıklama geleneğin yerine getirilmeyişi
mi?
Yoksa şöyle bir yorum mu?
Anayasa’nın 116. maddesine göre “TBMM Başkanık Divanı seçiminden
sonra hala 45 gün içinde hükümet kurulamamışsa seçimler
yenilenir.”
Beştepe’de, bu ifadeden anlaşılan “hükümeti kurma görevinin de
Başkanlık Divanı oluşumuyla örtüşmesi gerektiği” gibi bir yoruma
varılmış olabilir.
Neyse...
Öyle görünüyor ki bu hafta bitmeden “Başkanlık Divanı” oluşacak ve
Davutoğlu da hükümeti kurmakla görevlendirilecek.
45 günlük sürecin taksimetresi açılıyor.
TBMM başkan seçimini alan AK Parti moral kazanmanın ötesinde “oyun
kurucu” konumunda.
Başbakan Davutoğlu “bir ortak hükümet kurmak için samimi ve net
gayret içinde olacak” izlenimini veriyor.
Bir “ortak hükümet” kurabilirse eli rahatlar konumu güçlenir.
Üzerindeki baskı hafifler.
MHP öyle “ön şartlar” açıkladı ki, Davutoğlu’nun bu partiyle
ortaklığı -neredeyse- imkansız.
Her şey bir yana MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin 3 temel şartından
biri olan “Erdoğan’ın, Beştepe’yi bırakarak Çankaya Köşkü’ne
çekilmesi” söylemi bile müzakereyi başlamadan bitirir.
Ya CHP ile ortaklık?