Türkiye için “karamsar” psikolojiyi paylaşmıyorum.
Gerçi...
Manzara yüzyıl öncesini hatırlatıyor.
Yüzyıl önce olduğu gibi 2017 Türkiye’si de çembere alınmış bir görüntüde.
- AB’den esen rüzgârlar hırçın.
AB’nin lokomotifi Almanya “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyacı olan silahları satmıyor.”
Bu negatif tavır “ilan edilmemiş ambargo” olarak tanımlanmakta.
Avusturya, zaten o kapıyı açmıştı.
Ve...
Türkiye bu ülkelerle 1950’li ilk yıllardan beri NATO çatısı altında.
Türkiye’ye verilmeyen silahların “PKK ve YPG’de görülmesinin” izahı olamaz.
- AB zirvelerinden “Türkiye’nin tam üyeliğini unutun” anlamında söylemler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Referandumdan sonra AB ile ekonomik ilişkiler devam eder, ama, idari ve siyasi ilişkilerimizi gözden geçirebiliriz” mesajı kritik... (Almanya Cumhurbaşkanı’nın Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan sözleri ve aldığı karşılık da düşündürücü.)
- Menbiç’te ABD subaylarının kollarında YPG, Hatay’ın doğusundaki PYD kantonunda (!!) ise Rus subaylarının kollarında da YPG armaları...
- Türkiye’nin “Rakka’yı DAEŞ’in elinden birlikte alalım” önerisi havada kaldı.
ABD, helikopterleriyle YPG ağırlıklı SDG’yi (Suriye Demokratik Güçleri) Rakka çevresine indirdi bile.
Türkiye’ye “YPG’yi vurursan, bizi vurmuş olursun” gibi “caydırıcılık” gövde gösterisi mi?
- “Esad Suriye’si için yazmaya gerek yok tabak gibi ortada.”
- Irak’ın, topraklarındaki TSK kamplarının boşaltılması çabası malum.
- İran bu karmaşadan yararlanarak, hatta karmaşa üreterek Ortadoğu coğrafyasında etki alanını genişletmekte.
......................
Yüzyıl öncesinin manzarası gibi...
Tek, fakat çok önemli fark “Türkiye düşman devletler işgali” altında değil.