BİRİNCİ gün. “Bir hamburger lütfen...” İlk ısırık... “Immmm
nefis...” Tadını çıkara çıkara her lokmayı 40 kez çiğneyerek
yiyorum.
İkinci gün.
“Bir dürüm lütfen...”
Gene ilk ısırık. Aynı duygu.
“Nefissss...”
HAMBURGERDE de, dürümde de bir parça bile et yok. Doğal bitki ve
sebzelerden, türlü baharatlardan öyle
bir lezzet yaratılmış ki sanki kıvamında pişmiş bir iri köfte ya da
et parçalarıymış gibi...
İçlerindeki yeşillikler daha henüz
tarladan koparılmış...
.........................
AKŞAMÜSTLERİ. Enfes kurabiyeler, kekler... Hiç şekersiz. Tadını en
doğal ve sindirim sistemine zamana yayılarak giren, sağlıklı
“hurmadan” veriyor şef.
Filizlendirilmiş buğday, filizlendirilmiş mercimek ve diğer
tahıllarla bitki çayları yanında sunulan harika
atıştırmalıklar.
.........................
HEPSİNİN kalorilileri düşük. Vücudun elektrot dolaşımını sağlayacak
“alkali” besinler. İçilen sular ve bitki çayları için kullanılan su
“alkali derecesini yükselten” aparattan üretilmekte. Bunların hepsi
“doyurucu.” Vücuda canlılık veriyor.
.........................
NAOMI CAMPBELL gibi küresel
ünü olan mankenlerin, sinema sanatçılarının her yıl bir ya da iki
kez geldikleri Bodrum Türkbükü’ndeki “The LifeCo”
tesislerinden söz ediyorum.
Daha önce 1 hafta kalmış, 4 kilo vermiştim.
Merhum Vehbi Koç “4 kilo vermenin bana kaça mal olduğunu” sormuş,
yaptığım ödemeyi öğrenince -keyifli anlarında yaptığı gibi eski
Ankara diliyle- “kilo almak için yiyon, yiyeceğe para ödüyon, sonra
vermek için de para ödüyon, bu nasıl akıl” diye takılmıştı.
Alında... Yurtdışındaki benzer kuruluşların yanında hayli makul
fiyatlar.
.........................
THE LIFECO sadece zayıflama tesisi değil.Sağlıklı, kaliteli, uzun
yaşama kültürünü ve felsefesini de kazandırıyor.
Örneğin... “Angel of Water” ile kolon temizliği.... Günlük “oksijen
terapisi...”
Günük “turbo sonic titreşim” ve “luminette ışık” terapileri...
3 kademeli 1200 kaloriye kadar uzanan “doyurucu” ve “organik”
beslenme ile yüksek enerji harcamaya dayalı spor saatleri.