Güneri Civaoğlu Milliyet Gazetesi

Boğaz’da sanat keyfi...

DÜNYANIN “en güzel müze mekânı” herhalde Emirgan Atlı Köşk’teki “Sabancı Müzesi”dir. Ağaçların, yeşilliklerin, çiçeklerin arasından masmavi bir kurdele gibi akan...

16 Temmuz 2017 | 173 okunma

DÜNYANIN “en güzel müze mekânı” herhalde Emirgan Atlı Köşk’teki “Sabancı Müzesi”dir.

Ağaçların, yeşilliklerin, çiçeklerin arasından masmavi

bir kurdele gibi akan Boğaz manzarası harikadır.

Rahmetli Sakıp Sabancı

“sanat koleksiyoneriydi.”

Sadece Batı sanatı değil, Ortadoğu’nun “hat” sanatından da çok değerli yapıtlar almıştı. (Koleksiyonundan “ahşap üzerine yeşil zemine altın yaldızla nakşedilmiş kutsal büyük kelime”, onun eşime ve bana zarif jestiyle ev hediyesidir.)

Sonra... Atlı Köşk’ü ve yanına yaptırdığı “iklimlendirilmiş”, Boğaz’ın silüetini bozmamak için yerin altında yapılandırılmış modern binayı “müze yapmaya” karar verdi.

Hem kendi koleksiyonu, hem de diğer sanatçıların eserlerini sergilemek üzere kurumlaştırdı.

Güler Sabancı’nın patronajında Dr. Nazan Ölçer’in yönetiminde çok özel ve önemli sergiler, diğer sanat etkinlikleri düzenleniyor.

ÇİL ÇİL ALTINLAR 

HAFTANIN ortasında gene Atlı Köşk’teydim. Müzede Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli ressamlardan Feyhaman Duran’ın sergisinde saatler geçirdim. Serginin adı “İki Dünya Arasında (Between Two Worlds)...”

Tam da gerçeği yansıtıyor.

Çünkü... Feyhaman Duran Galatasaray Lisesi’nden mezun.

Lise yıllarında -ki Osmanlı’nın sonu yaklaşmakta- modernite nabzının attığı Beyoğlu havasını solumuş. Sonra Cumhuriyet döneminde “Güzel Sanatlar Akademisi’ne” dönüşecek “Sanayii Nefise’yi” bitirmiş.

2 yıl Paris’te okumuş.

Önce Academie Julian, sonra “Ecole des Beaux-Arts...”

Paris’e gidişinin de hikâyesi ilginçtir.

İstanbul’da portreleriyle takdir toplarken Prens Abbas Halim Paşa’nın dikkatini çekmiş. Kızının resmini yapmış.

Paşa çok beğenmiş. 15 altın vermiş.

Feyhaman Duran “Paşanın 3 çocuğu daha var. Onların da resmini yaparsam kazanacağım parayla Paris’e giderim” hülyaları kurarken bir sürprizle karşılaşmış.

Prens Paşa hem diğer çocukların portreleri için genç Feyhaman’ın avucuna altınları koymuş, hem de “Seni, ressamlığını geliştirmen için Paris’e gönderiyorum. Her ay sana 15 altın lira. Credit Lyonnnais bankasına gider, parayı alırsın. Biz buradan yatırırız” demiş. Sözünde de durmuş.

MÜZEDEKİ EV

FEYHAMAN Duran Türkiye’ye döndükten sonra sanat tırmanışını pırıltılarla sürdürmüştür.

Bu arada kızlar için açılan “İnas (kız) Sanayii Nefise Mektebi’nde” ders veren Feyhaman Duran öğrencilerinden

Güzin Hanım’la tanışır.

Kalpleri tutuşur, evlenirler.

Güzin Hanım da çok başarılı bir

“hat sanatçısıdır.”

Güzin Hanım’a babasından miras kalan Beyazıt’taki Osmanlı evinde yaşamaya başlarlar. Oradaki hayatları mahallenin “muhafazakâr” dokusuna ve ruhuna uyumludur. Evlerinin eşyaları, içindeki

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kamala’nın Alpha Kappa Alpha kardeşleri... 27 Temmuz 2024 | 156 Okunma Macron ve Biden farkı... 09 Temmuz 2024 | 1.476 Okunma Futbol nadiren futboldur 07 Temmuz 2024 | 1.296 Okunma Nazım, Atatürk ve Bozkurt... 05 Temmuz 2024 | 1.263 Okunma Fransa aşırı sağında gizemli aşk 02 Temmuz 2024 | 222 Okunma