TV ekranlarında güzel ve gerekli bir reklam dönüyor.
Siyasi partilerin referandum reklam filmlerinin çok ötesinde ilgimi
çekti.
Şöyle ki...
“Türkiye’de yatırım yapmış dünyanın dev şirketlerinin CEO’ları
konuşmakta.
Türkiye’nin iş yapmak için cazibesini, güvenirliğini,
yatırımlarının kazançlı olduğunu, memnuniyetlerini
anlatıyorlar.”
CEO’ların görüntüleri eşliğinde, kısa, net, vurucu cümleler...
Bu “reklam filmi” dünya ülkelerinde gösterime girecek.
Küresel TV ekranlarında milyarlarca dünyalının izlemesi çok
önemli.
***
Ve...
“Türk’ün, Türk’e böbürlenmesi” değil.
Dünyaya Türk olmayan CEO’ların Türkiye için “pozitif”
mesajları.
Küresel “promosyon.”
Dünya devlerinin Türk olmayan CEO’larının bu söylemlerinin,
onlardan birileri tarafından dile getirildikleri için, “çok daha
etkili olacağını” düşünüyorum.
İç politikanın sarmalına kapılmış olduğumuz şu süreçte, dünya
ölçekli düşünülmüş ve güzel yapılmış bu proje “bir avuç gökyüzü”
gibi.
17 Nisan ve sonrasının da düşünüldüğünün işareti.
Doğrusu “hoş bir sürpriz oldu” benim için.
.................
GERÇEKTEN...
Türkiye “referanduma” odaklandı.
Hatta... Daha doğru kelimeyle, “kilitlendi.”
Bakış açımızda sınırlardan öteye “görüş” yok gibi.
.................
OYSA...
Dünya ve Ortadoğu hızlı değişimini “Türkiye’de referandumu
bekleyelim” diye dondurmuş değil.
17 Nisan sabahı gözlerimizi küresel gerçeklere açacağız.
Sandıklardan “EVET” de çıksa, “HAYIR” da çıksa o gerçeklerle yüz
yüze geleceğiz.
Aslında şimdi de yüz yüzeyiz ama sinema karelerinde, kamera
objektifinin önündeki objeye odaklanması, diğer objelerin
dumanlanması gibi bir süreçteyiz.
.................
VE bir de “Türkiye gerçeği...”