HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş “Diyarbakırlıları Sur’a yürümeye” çağırdı. Gözlemlere göre amaçlanan büyüklük sağlanamadı. Güvenlik güçlerinin kente girişleri tutması ve çok sayıda küçük grupları gaz ve TOMA’larla dağıtması elbette etkili oldu. Ama... Asıl “halktaki tepki” bu “ilgi azlığının” nedeni. Halk iki yıl süreli “kansız dönemden” sonra PKK’nın kentlerde eyleme geçmesiyle ortamın bir anda yeniden cehenneme dönüşmesine tepkili. Şu satırlar yazılırken, hâlâ kentin çeşitli yörelerinde hareketlenmeler vardı. Fakat... Sayıları hayli az gruplarla. Eğer Demirtaş’ın çağrısıyla on binlerce kişi barikatları aşıp Sur’a girebilseydi, amaç neydi? Yöredeki gazeteci arkadaşlara göre “Son 15-20 PKK’lı onların arasına karışıp çıkabileceklerdi.” Cizre ve Silopi’den farklı olarak STK’lar aracılığıyla devlet diyalog kanalları Diyarbakır’da açık. Devlete iletilen mesaj “Sokağa çıkma yasağını kaldırın, Sur’da sıkışmış olan 15-20 PKK’lı çıksın... Sur’da olaylar bitsin.” Tabii, kabul edilmeyen bir öneriydi bu. Ardından... “Bir koridor açılsın, PKK’lılar ve içerideki siviller birlikte çıksınlar. Devlet bunlar arasındaki sivilleri ayırsın, PKK’lıları yargıya teslim etsin.” Bu da uygulamaya konulamadı. Güvenlik güçleri etrafı çevrili 15 PKK’lıyı ve bazıları o PKK’lıların ailelerinden oluştuğu iddia edilen sivilleri teslim almaya kararlı.