OYSA “peri masalı” gibi başlamıştı ABD ile ilişkiler.
1940’lı yıllardı.
Rusya, (dönemin Sovyetler Birliği) Türkiye’den boğazları istiyordu.
“Kızıl Çar” Stalin Türkiye’nin üzerine kâbus gibi çökmüşken
yerkürenin yeni imparatorluğu ABD yanımızda yer almıştı.
ABD dosttu, müttefikti, kader yoldaşıydı.
....................
O tarihlerde, dönemin ünlü sanatçısı Celal İnce’nin şu tangosu
dillerdeydi:
Amerika... Amerika
Türkler dünya durdukça
Beraberdirler... Hürriyet savaşında
Washington’la Ankara
San Francisco’yla İzmir
Benzerler derler birbirlerine
Doyulmaz güzelliklerine.........
.....................
Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Münir Ertegün vefat edince,
naaşı ABD’nin “Missouri” zırhlısıyla Türkiye’ye gönderilmişti.
Türkiye’ye verilen önemi simgeleyen bir jestti.
Sonra...
BM kararıyla Çin destekli Kuzey Kore’ye karşı savaşmakla
görevlendirilen ABD ağırlıklı uluslararası savaş gücüne Türkiye bir
tugayla katıldı.
Kunuri adlı bölgede kahramanca savaşan Türk askerleri için ABD
medyasında övgüler yayımlanıyordu.
Ardından, gene ABD’nin inisiyatifiyle, Türkiye Sovyetler Birliği’ne
karşı kurulan NATO savunma sistemine dahil edildi.
Nihayet Stalin baskısına karşı sağlam duracak bir blok
içindeydi.
Türk subayları ve özellikle savaş pilotları Amerika’da eğitim
aldılar.
TSK, NATO standartlarına göre yeniden düzenlendi.
Aramızdan su sızmıyordu.
ABD savaş gemileri İstanbul’a geldiğinde öyle bir coşku ki
“genelevlere” bile badana yaptırılmıştı.
.....................
Ta ki Demokrat Parti’nin Başbakanı Adnan Menderes ekonomik
sıkıntılar nedeniyle Moskova’ya kapı aralayıncaya kadar...
İlişkilerde “mayanın ekşimeye o zaman başladığı” yolunda yorumlar
vardır.
27 Mayıs 1960 ihtilalinin perde gerisinde ABD’nin parmak izi hâlâ
tartışılır.
Zaten ihtilali yapan MBK’nın (Mili Birlik Komitesi) radyolardan
yapılan ilk duyurusunda “NATO ve CENTO’ya (*) bağlıyız” açıklaması
yapılmıştı.