HANGİ ürünü ihraç ederseniz edin, satış fiyatı içinde yüzde 50’ye, 60’a kadar varan ithal girdiler vardır.
Yani...
İhracat bedelinin yüzde 40-50’si ancak ülkede kalır.
Ama...
Eğer yabancıya gayrimenkul satışı yapılırsa bedelinin tamamı Türkiye’de kaldığı gibi, satılan mal da burada kalır.
O nedenle, dünyada her -uyanık- ülke gayrimenkullerini satmak için yarışıyor.
Formaliteler basitleştiriliyor, bürokrasi güler yüzlü oluyor hatta 5 - 7 yıl “oturma izni” de veriliyor.
Türkiye ne yazık ki bu alanda da geç kaldı.
Fakat gene de hızlı girdi piyasaya.
***
Geçen haftanın başında Cannes “Emlak Fuarı”ndaydık bir grup
arkadaşla.
Fuarın alanı geniş.
Alanlardan biri “İstanbul” adını taşıyordu.
İstanbul’daki rezidanslar, plazalar, siteler, maketleriyle sergileniyordu.
Her birinin yabancı dil bilen, güler yüzlü görevlileri bilgi veriyordu.
Sonra başka alanlarda da Türkiye’nin sunumlarıyla karşılaştık.
Beyoğlu Belediyesi’nin şehrin bugününü, dönüşümünü ve geleceğini kapsayan devasa maketi gerçekten etkileyiciydi.
Ve...
İlgili sayısının da yüksek olduğuna
işaret edeyim.
***
Bunlar elbette güzel ama en önemlisi nihayet “kireç tutmuş
zihniyet kalıbının kırılmış olması...”
Sadece bir örnek...