Teknenin demiri burnundan atılır.
Dipte tutmuşsa...
Esen rüzgâra göre tekne o demirin etrafında bazen sağa, bazen sola
döner durur.
Ama...
Demirin zincirinin tekneye bağlı olduğu “burun” belirleyicidir.
.....................
Devletlerin de böyle “konum belirlemeleri” vardır ilke olarak.
Bölgesel, küresel rüzgârlarda değişimler nedeniyle sağa sola geçici
kaymalar yapsa da belirleyici olan “attığı demirdir.”
Değişen bölgesel ve yöresel rüzgârlar, hatta fırtınalar nedeniyle
geçici kaymaları “konjonktüreldir. (Durumsal)”
Demiri ise “strüktüreldir. (Yapısal)”
Türkiye’nin de gövdesi, arkası değişen rüzgârlarla kaymalar yapsa
bile burnu “batıdır.”
Yani...
Avrupa Konseyi, AİHM, NATO, AB, Dünya Bankası, IMF, AB, Kopenhag ve
Venedik kriterleri, OECD ve daha “batı konseptindeki” bir dizi
uluslararası kuruluş.
.....................
10 yıllar boyunca ve özellikle kurucu üye olduğu Avrupa Konseyi,
ardından katıldığı NATO ile birlikte 1950’den bu yana Türkiye
kendini böyle tanımlamıştır.
Dışarıdan da böyle tanımlanmıştır.
Son yıllarda küresel ve yöresel rüzgârlar çok ve ani değişimlerle
esiyor.
Örneğin...
- Türkiye’nin stratejik ortağı /müttefiki ABD, “Türkiye’yi bölmek
üzere kurulmuş hedefini ve yaşamını buna göre kurgulamış” PKK’nın
ikinci kimliği PYD’ye binlerce TIR silah veriyor, PYD güçlerini
eğitiyor, DAEŞ’e karşı onu kendi kara gücü gibi kullanarak bir tür
meşruiyet algısı üretiyor, güney sınırımız boyunca uzanan “devlet
olma” sürecine yeşil ışık yakıyor, o topraklara dokunulmazlık
sağlamak üzere üsler kurup ABD bayrakları çekiyor...
- NATO müttefikimiz Almanya ile İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden
bu yana ilişkilerin en yüksek tansiyonlu sürecindeyiz.
Daha dün Almanya Dışişleri Bakanlığı’ndan “Türkiye’nin silah
taleplerini askıya aldık” açıklaması yapıldı. Merkel ise “Türkiye
NATO müttefikimizdir” diye tamir etmeye çalıştı. Geçen haftanın
başlarında ABD Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde de “Rusya’dan S400
füze savunma sistemlerini alırsa, Türkiye’ye ileri teknoloji silah
satışlarını dondurmalı mıyız?” gibi tartışmalar yapılmıştı.
- İngiltere’de Brexit referandum oylamasında “Türkiye karşıtlığı”
üzerinden oy devşirme politikasına tanık olduk.
Şimdi aynı “Türkiye karşıtlığı” kullanılarak Almanya seçim
kampanyasında politika yapılıyor.
Hollanda ve Avusturya da bu yolda.
Politikacılar böyle “sakar” tavırlarla kırıp dökmeyi sürdürürlerse
toplumlarını da Türkiye karşıtlığına itecekleri hatta itmekte
oldukları bir gerçektir.
- İsrail Genelkurmay 2. Başkanı Amerika’da bir toplantıda
“Barzani’nin Bağımsız Kürdistan referandumunu onayladığını”
söyledi. PYD’yi “onaylayan” söylemleri de oldu. Bölgedeki çamur
gibi ortamda “bunların sağlam antiteler oldukları” mesajını
verdi.
Türkiye’ye 10 yıllarca Amerika’daki en güçlü lobisiyle destek veren
“İsrail/Yahudi” faktöründe onarım aklın
yoludur.
.....................