Dan Brown’un “Da Vinci’nin Şifresi”nden esinlenerek Baykal’ın
“şifresi” denebilecek bir “senaryo kapağı” var.
Ancak...
İçindeki sayfalar bilinmiyor ya da -henüz- yazılmamış.
Fakat...
Sanıyorum, “kafalarda” oluşmakta...
Baykal’ın önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’la baş başa görüşmeleri...
Sonrasında gene baş başa CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’yla
konuşmaları...
Ve...
MYK’da sert eleştirilere ve yoluna taş koyma tavırlarına karşın
“Baykal’ın CHP’nin Meclis Başkan adayı” olması.
Kokular geliyor ama ne pişiyor henüz anlaşılmış değil.
Açıkçası...
“Bir AK Parti - CHP büyük koalisyonu” ön işaretleri mi bunlar?
Sorunun cevabı için çok beklemeyeceğiz.
Önümüzdeki haftanın sonuna kadar anlaşılır.
.........................
Meclis açıldığında, başkan koltuğuna yakışmıştı Deniz Baykal.
Frak içinde uygar, demokrat, laik kişiliği görüntüsüne
yansımıştı.
“Cumhuriyet değerlerinin korunması” adına güven veriyordu.
İhtilallerden, sürgünlerden, siyasi hak mahrumiyetinden,
krizlerden, kumpaslardan, ihanetlerden süzülerek bugünlere
“siyasette demlenerek” gelmiş duayen politikacıdır.
Koalisyon hükümeti şöyle ya da böyle hangi ortaklar arasında
kurulursa kurulsun Baykal’ın Meclis Başkanı koltuğunda oturması
demokrasi için önemli “artı” olur.