Dolma- bahçe’deki “şehit tepeye” gittim.
Oradaki polislerle “acımızı” paylaştık.
Sonra...
Çiçeğimi bıraktım.
Şehitlerimize rahmet, yaralılara şifa, yakınlarına, ulusumuza
başsağlığı diliyorum.
Teröre lanet...
Keşke “lanetlemekle” kurusa bu kan bataklığı.
Haziran 2015’ten bu yana 15 patlama...
Terör hâlâ kan akıtıyor,
can alıyor.
....................
Dolmabahçe’deki
2 patlamayı “TAK” adlı
örgüt üstlendi.
“TAK”ın bir “PKK yan örgütü olduğu” biliniyor.
Çünkü uluslararası hukukta terör örgütü tanımında “sivillerin de
hedef alınması” ölçütü geçerli.
PKK kendisini yerkürede “silahlı siyasal güç” tanımına sokmak ve
“terörist” listesinden çıkartmak için sadece “asker ve polise
saldırılarını” üstleniyor.
TAK ise “sivillerin de öldürüldüğü/yaralandığı” saldırıları
yapmakla görevli.
Böylece Kandil’in “terörist örgütler” listesinden “PKK’yı çıkarıp
TAK’ı yazdırmak” gibi bir politikası var.
.....................
Yani...
Dolmabahçe patlamaları sadece “yerel” bir terör olayı değil.
“Küresel düşünüp/planlayıp yerel uygulama” ürünü.
Kandil’in de üstünde daha büyük ve küresel düşünce olabilmesi
hesaba katılmalı.
O halde “Türkiye’ye mesaj veriliyor” denebilir.
Nasıl bir mesaj?
Açık istihbarata yani yazılmış, medyada yayımlanmış bilgilere
dayanarak bu soruya cevap oluşturacak nedenlerden birine
odaklanalım.
......................
ABD’nin planı “Musul harekâtı ile DEAŞ’ın başkenti Rakka’nın YPG
ağırlıklı güçler tarafından kuşatılmasının aynı tarihlerde
başlamasıydı.”
Türkiye bu planı bozdu.