Ülkenin bulunduğu coğrafya “kaderidir” söylemi, kesin ve
değişmez “doğruluk” değildir.
Elbette “büyük önemdedir.”
Söz gelişi...
Türkiye’nin komşuları Lüksemburg, İsviçre, Monako, Danimarka,
Hollanda, Belçika olsaydı herhalde ülke gündemi böyle “kurşun gibi
ağır” olmazdı.
Ancak...
Bu “coğrafya etkenini” çok abartarak “kadercilik” gibi bir mistik
“kabullenmeye” vardırmamak gerekir.
***
Tarihi “coğrafyanın” yanı sıra “ekonomi ve bilimsel gelişmişlikle”
de yorumlamak gerekir.
Ülkelerin yükseliş ve düşüş tarihlerinde “ekonomik ve bilimsel
gelişmişlik” bağlantısı vardır.
Örneğin...
Osmanlı’nın sonunda çöküşe varan düşüşe geçişinde...
“Aydınlanma” dönemiyle yükselmeye başlayan Avrupa karşısında geri
kalmışlığı belirleyicidir.
Avrupa’yla arasındaki “bilim makası” yüzyıllar içinde açıldıkça
Osmanlı ekonomisi de gücünü yitiriyordu.
Çöküş öncesi son 200 yıl Osmanlı’nın zenginleşmiş Batı’ya ve
Galatalı bankerlere “ağır borçlanma sürecidir.”
Halkın yoksullaştığı, bağımsızlık hareketlerinin ve isyanlarının da
sürecidir bu.
......................
“Tarihten ders almak” bugünlerin daha iyi okunmasını ve gelecek
planlarının daha gerçekçi olmasını sağlar.
Şöyle ki...
2017 Türkiye’sinin şu belalı coğrafyada önemli güçlerinden biri de
“ekonomisidir.”
Uluslararası destekle kalkışılan 15 Temmuz darbesine, PKK ve DAEŞ
belalarına, kaynayan kazan Ortadoğu’ya, 3 milyon göçmene, “büyük
dosttaki güven sarsıntılarına” karşın Türkiye ekonomisi bütün
kurumlarıyla işlemekte.