Nasıl da netameli bir “zaman” ve “coğrafya” kavşağındayız!..
Türkiye iki “iç savaş deprem hattının kesiştiği ülke.”
Akdeniz’in kuzeyindeki hat üzerinde İspanya’dan başlayarak İtalya, Sırbistan, Yunanistan iç savaşların bütün acılarıyla yoğurulan topraklar. Edirne sınırında uykuya geçmişti.
Akdeniz’in güneyindeki kuşakta ise Arap Baharı ile birlikte Tunus, Cezayir, Libya, Suriye, Irak art arda patladı. Bu hat Türkiye sınırında durdu.
Her iki hattın Türkiye içi uzantıları da enerji yükleniyor.
Şimdi uygulamaya konan senaryo “bu iki faydaki enerji birikimini tetikleyerek” Türkiye’yi de patlatmak.
İç savaşı hedefleyen bu kirli oyun için “etnisite çatışmasına”, daha açık söylemiyle, “Türk-Kürt insanlarımızı karşı karşıya getirmeye” yatırım yapılıyor.
Bunun “psikolojik altyapısı” için terör ateşleri yakılmakta.
Kuzey Suriye’deki “Kobani” benzeri bir “kazanılmış özerk coğrafya” oyunun planlanan ilk sahnesi.
Bütün bunlar o kadar açık ki görebilmek için “strateji uzmanı” olmaya gerek yok.
*********
Sürecin asıl kopuş nedeni de -bazı kriz ve müzakere yanlışları yapılsa bile- budur.
IŞİD’e karşı kara savaşında ABD ve Batı Suriyeli Kürt güçlerinin yanı sıra onlarla özdeş PKK’lılardan da yararlandıkça, Kandil’in stratejisi değişti.
ABD ve Batı nezdinde meşruiyet kazanabileceği gibi bir umut yeşerdi onlarda. İlk kez kendilerine ait bir toprağa sahip olmuşlardı.