Hakan Şükür ve Arif Erdem, Galatasaray üyeliğinden “ihraç”
edildiler.
Önce...
“FETÖ’cü olmak” suçlamasıyla ihraçları, diğer birkaç isimle
birlikte “Mali Genel Kurul” oylarına sunuldu.
Diğerlerinin üyelikleri düştü...
Hakan ve Arif için “ihraç” oy çokluğuyla kabul edilmedi.
...................
“Mali Kongre’ye” küçük bir sağlık sorunu nedeniyle katılamadım.
Sanıyorum üyelerin bu “karşı tavrı” Hakan ve Arif için “kesinleşmiş
yargı kararı olmadığı” gerekçesine dayanmış olmalı.
Yoksa...
Galatasaray üyeleri “laik, aydın ve Atatürkçüdür.”
Kimsenin zihninde “FETÖ taraftarlığı” gibi bir “etiketleme”
oluşmasın.
Böyle bir şey mümkün değildir.
O nedenle “hukukun özündeki” bir “kesinleşmiş yargı kararı
olmadığı” gerekçesi “olasılığına” işaret ettim.
..................
Ancak...
Genel kurulun “hukuka gösterdiği titizliğe” saygılı olmakla
beraber, bir “özel duruma” dikkat çekmek isterim.
Haklarında “yasal süreç” başlatıldığı halde Hakan Şükür’ün uzun
süredir ikamet ettiği ABD’den, Arif Erdem’in de Yunanistan’dan
Türkiye’ye gelip, teslim olmaları, “yargıda aklanmak istemeleri”
gerekirdi.
Bunu yapacak yerde, birinin Amerika’da, diğerinin Yunanistan’da
ikamete devam etmeleri, hukukta “kanıta” çok yakın bir durum olan
“karine”dir.
“Karine” yani “fiilin gerçekliği hakkında çok kuvvetli
işaret...”
Hakan Şükür’ün FETÖ hakkında yasal sürecin başlaması üzerine “AK
Parti milletvekilliğinden istifa etmesi, ailesiyle birlikte
Amerika’ya giderek orada ikamet etmekte oluşu” işaret ettiğim
“karineyi” daha da güçlendiriyor.
..................
Mali Genel Kurul’daki “iki ihraca ret kararı” belki bu “karine”
nedeniyle alınmayabilirdi.
Fakat...