BAYRAMI- NIZI yürekten kutluyorum.
Bugün aldığım “bayram tebriklerinden” söz ederek başlayayım.
Çoğunluk “İyi bayramlar” dedi.
Daha eski nesillerden Nişantaşı’nda karşılaştıklarım “Bayramınızı
tebrik ederim” söylemini tercih ettiler.
Bir de “zamanın ruhuna” göre “güncellenmiş” iki tür söylem var.
Birincisi...
“Bayramın mübarek olsun.”
Ve diğer “zamanın ruhu güncellemesi...”
“Happy bayram.”
Ardından neşeli bir gülüş.
Hepsi de güzel.
Türkiye’nin renkleri.
.....................
Türkiye’de her şeyin olduğu ve bulunduğu bir güzel bayram bu.
Çok değil, 40 yıl öncesinin bayramlarında “şeker, benzin, ampul,
hatta tereyağı” başta pek çok ihtiyaç maddesi yoktu.
Ama...
Gene kilometrelerce uzanan otomobil kuyrukları o zaman da
vardı.
Fark şu ki o kuyruklar benzin istasyonları önündeydi.
Çünkü...
Akaryakıt sıkıntısı had safhadaydı.
Fabrikaların çoğu da “akaryakıt yokluğu” nedeniyle üretimi
durdurmuş, işçiyi izne çıkarmıştı.
Hastanelerde -döviz olmadığı için- “röntgen filmi” bile
bulunamıyordu.
Aynı nedenle devlet yurtdışındaki diplomatlarına maaşlarını
ödeyemiyordu.
Tokyo Merkez Bankası, bizim Merkez Bankası’nın büyükelçilikteki
diplomatların maaşları için gönderdiği çeki “Karşılığı yok”
gerekçesiyle geri çevirmişti.
Başbakan Bülent Ecevit’ti.
Sanayinin büsbütün durmaması için şöyle bir hükümet kararı
açıklamıştı:
“Kendi dövizini kendin bul.”