BUGÜN güzel şeyler yazacağım...
Hollanda, Almanya, Danimarka, İsviçre karabasanları ve de içerideki
“referandum” tartışmaları havayı ağırlaştırmışken bir tertemiz
havayla doldu ciğerlerimiz.
Perşembe gecesi BJK’nın Olympiakos karşısında “net galibiyeti” beni
benden aldı götürdü.
Maçın ilk yarısında BJK 2-1 öndeydi.
İyi bastırıyordu.
Tribünlerden “Üç... üç” korosu yankılar yapıyordu.
Ama 39’uncu dakikada hiç hesapta olmayan bir “kırmızı kart”
keyfimizi kararttı.
İlk golü atan Abubakar “topsuz sahada Yunan takımının oyuncusuna
fiziki tacizde bulununca” hakem Oliver “kırmızı kartı”
gösterdi.
BJK 10 kişi kaldı.
....................
O andan itibaren -doğrusu- “aman gol yemeyelim de bu 2-1 skoru
koruyalım yeter” moduna geçtim.
Hakemin ilk 45 dakikayı bitiren düdüğüne kadar içim içimi yedi.
“İçeride Şenol Güneş Hoca, çocukları motive eder, gol yememenin
önlemlerini alır” diye düşünüyordum.
Yanılmamışım.
İkinci devrede BJK yaman savunma yapıyordu.
Arada bir de kontrataklarla Olympiakos yarı sahasında tehlikeler
bile yaratmaya başlayınca gene kaygılandım.
Ya savunma hata yaparsa!..
...................
VE... Gene hiç hesapta olmayan bir şey daha...
Bu defaki “olumlu süpriz!..”
3’üncü gol geldi.
Biraz olsun rahatlamıştık.