Barzani’nin peşmergeleri Irak ordusu ve İran proteinli Haşdi
Şabi kuvvetleri karşısında hiç direnmeden kaçtı.
Kerkük’ü teslim etti.
Hani...
“Bağımsızlık referandumu” ile kendine bağladığını iddia ettiği
enerji yatakları ve rafinerisiyle çok değerli Kerkük için
kahramanca savaşacaklardı ya...
Barzani bir hançer darbesini de sırtından aldı.
Kuzey Irak’ta, daha babasının zamanından rakibi olan Talabani’nin
peşmergeleri de Kerkük’ten çekilip Barzani kuvvetlerini yalnız
bıraktı.
Ki bu da sürpriz sayılmamalı.
....................
Kuzey Irak Kürt bölgesinde yıllardır Barzani ve Talabani karşı
karşıyadır.
1990’lı yılların başında Bekaa Vadisi’nde konuştuğum Abdullah
Öcalan “Bunlar ölene kadar itişip kakışırlar” demişti.
Apo “kendine Talabani’yi daha yakın” hissederdi.
Şöyle bir tanım yapmıştı:
“Barzani demokrasiye inanmaz. Sonunda ‘melik’ olmak
hevesindedir.
Talabani ise daha az otoriterdir.
Bizi destekler...”
.......................
Gerçekten...
Bu konuşmadan birkaç yıl sonra Barzani kuvvetleri Erbil’e girip
Talabani’nin ofisini bastıklarında ele geçirilen bir video kaydı
bana da gönderilmişti.
Banttaki görüntüler şöyleydi:
Talabani, Öcalan’ın Suriye Kamışlı’daki yerleşkesini ziyaret
ediyor.
Oturup sohbet ediyorlar.
Gülüşüyorlar.
Talabani Türkiye’nin Şam Büyükelçisi ile hafiften dalga
geçiyor.
Öcalan’dan o sıralarda yeni yeni yayılmaya başlayan telefonlardan
istiyor. Dahası...
Para yardımı istiyor.
Abdullah Öcalan “Artık para sıkıntımız kalmadı, hatta banka kurmayı
da düşünüyoruz” diyor.
“Karşılıklı dayanışma” söylemleri
uçuşuyor.
........................
Barzani’yle de Süleymaniye’deki konutunda konuşmuştuk.
Talabani’ye diş biliyordu.
Önce...
Babamın yanında Kürt hareketine katıldı.
Tanındı, biraz güç kazandı.
Ondan sonra babamın karşısına geçti.
Ona asla güvenmem.
Kimsenin de güvenmesini tavsiye etmem.
........................
Kuzey Irak’ın ABD’nin himayesinde özerk bir yönetim olması
sürecinde bu iki zıt kutup anlaşmış gibi göründüler.
Talabani Irak Cumhurbaşkanı oldu.
Mevkii daha büyüktü ama geçiciydi.
1-2 dönem sonra başka biri cumhurbaşkanı seçilecekti elbette.
Oysa...
Barzani Kuzey Irak yönetiminin başında kalıcı olacaktı.
Talabani’yi bertaraf edebilirdi.
Buna Talabani’nin ömrü yetmedi.
Talabani’nin peşmergeleri de Barzani’nin arkasında istinat duvarı
örmediler.
Üstelik, Barzani egemenliğini Goraniler de sarsmaya başlamış
bulunuyor.
.......................
Bundan sonraki sorun şudur:
“Domino teorisine göre taşlar devrilmeyi sürdürür ve Barzani’nin
bastığı zemin de kayarsa” Türkiye politikası ne olmalı?
Barzani’nin bırakacağı boşlukta Kuzey Irak karışır, kaosa girerse
hangi güçler oraya üşüşecektir?
Bunlardan hangileri Türkiye’ye daha ciddi bir tehdit oluşturur?
Örneğin...
PKK, doğrudan Suriye Kürtleri, dolaylı olarak Amerika’dan
desteklenerek Kuzey Irak’ta “başat” aktöre dönüşebilir mi?
Yoksa...
ABD’nin Birinci Körfez Savaşı sonrasında Saddam’a yaptığı gibi
“Barzani tırnakları ve dişleri sökülmüş güçsüz halde kalsın bir
süre” formülü mü