Tutsağın kafasına kaynar su damlaları “Çin işkencesi” diye bilinir.
Düştüğü yeri kor ateş değmiş gibi yakan bir damla.
Aradan geçen dakikalar sonrası bir damla daha.
Hemen üstüne bir damla daha...
Yani...
Düzenli aralıklarla değil.
...................
Kilis’e düşen roketler de “Çin işkencesi” gibi.
Bir gün tek...
Ertesi gün 3-5...
Bazen hiç...
Kilisliler diken üstünde.
Her an bir roket evine, işyerine, okuluna düşebilir.
Sokakta vurabilir.
Gece veya gündüz.
Üstelik...
İnsanlarımız ölüyor, yaralanıyor.
...................
Korunmak mümkün mü?
Konunun uzmanlarıyla konuştum, araştırdım.
“Katyuşa” denen bu roketler 1-1 buçuk metre uzunluğunda boru.
Ucuna patlayıcı başlık...
Diğer ucuna elektrikli ateşleyici.
Adının “Katyuşa” olduğuna bakmayın, “Katyuşalar” model alınarak IŞİD bunları elde imal ediyor.
Köy evinin bahçesinden veya bir duvar dibinden göndermek mümkün.
Peki...
Bir süre önce NATO adına Hollanda’dan getirilen ve Suriye sınırına konuşlanan “Patriot” füzesavar sistemleri yeniden kurulamaz mı? “Katyuşalar” daha sınırımızı aşmadan havada vurulamaz mı?