Şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifa dileyerek
başlıyorum yazıya.
Suriye’den gelen 4 PKK’lının Urfa’da iki polisi enselerinden birer
kurşun sıkarak şehit etmesinin ardından, dün de Diyarbakır’da iki
trafik polisi uzun namlulu silahlarla tarandı.
Biri şehit oldu, diğeri de ağır yaralı.
Sokaklar karışık.
Kentlerde, ellerinde kalaşnikoflarla, tabancalarla yüzleri örtülü
PKK’lılar dolaşıyor.
Güneydoğu’da yol kesiyor, araçları boşaltıp yakıyor.
Karakollara ateş açıyor.
Gene dün Kilis’te sınırın öte yanından -büyük ihtimalle IŞİD
tasrafından- açılan ateşle bir astsubayımız şehit oldu, yaralılar
var.
Şu satırlar yazılırken TSK’nın karşı ateşiyle çatışma
sürüyordu.
Yani...
Bir yandan Suruç’taki IŞİD katliamı, öte yandan PKK Türkiye’yi
“makasa almaya” kalkışmış bulunmakta.
......................
İktidarı 7 Haziran seçimlerinde kaybetmiş AK Parti’nin “geçici
hükümeti” yönetiminde olaylara hakim olmak giderek güçleşmekte.
Hiç vakit kaybetmeden, güvenoyu almış güçlü ve kalıcı bir hükümetin
duruma el koyması gerekir.
Zamana yayılan, sonucu belirsiz koalisyon görüşmeleriyle oyalanmak
tehlikelidir.
Vahim sonuçlara neden olabilir.
BİR BOMBA, BİN BELA>an>
AK Parti’ye yakın SABAH gazetesinin Ankara Temsilcisi Okan
Müderrisoğlu’nun haber kaynakları sağlamdır.
“Bir bomba, bin bela” başlıklı yazısında bakın dün “tehlikeye”
nasıl bir “analizle” işaret etmiş:
Hükümet belirsizliğini sonuna kadar kullanan sinsi odakların;
sosyalist gruplarla, Kürt grupları Kobani paydasında buluşturması
ne derece önemli ise Kürt kökenli vatandaşların Türkiye ile bağının
koparılması, Kürt kimliğine hitap eden omurga siyasi kurum olarak
AK Parti’nin doğudan batıya uzanan hatta etkinliğinin zafiyete
uğratılması da o derece önemlidir.