Önce...Gerçekçi olalım.
“TSK olmasaydı ÖSO Suriye sınırından IŞİD’i temizleyebilir
miydi?”
Konuya yakın olanlardan aklı başında hiç kimse bu soruya “EVET”
cevabı veremez.
ÖSO’nun seyir defterinde tek bir başarı sayfası bile yok.
.....................
Ama...
Suriye’de “vekâlet savaşları” yaşanmakta.
Yani...
Devletler adına ve onların iplerini elinde tuttuğu silahlı güçler
sahada.
Arkasında İran ve İran Hizbullahı ile Rusyaolmasaydı Esad rejimi
ayakta kalabilir miydi?
PYD-YPG-SDG’nin arkasında ABD yer almasaydı Türkiye’nin güneyinde o
kantonlar dizisi kurulabilir miydi?
Hatta...
IŞİD’in hangi desteklerle kurulduğu, böylesine büyüdüğü
bilinmeyen
şey mi?
.....................
Şimdilerde “vekâlet savaşları”nın “son kullanma tarihi” dolmak
üzere.
Artık hiç değilse bazı duyarlı sahalarda “maskesiz” karşılaşmaların
yaklaştığının işaretleri var.
.....................
Türkiye’yi daha fazla ilgilendiren işaretleri masaya yatıralım.
Türkiye, güneyinde Cerablus-Azez arasındaki dar şeritle yetinerek
duracak mı?
Açıkça görünen ve söylenen o ki “HAYIR.”
Bu kuşağa derinlik kazandıracak, alan büyütecek.
“Uçuş yasaklı güvenli bölge” yeterince geniş ve derin olmalı ki
yeni göç dalgaları oralarda barındırılsın... Toprakların gerçek
sahibi Türkmen ve Araplar Türkiye’den geri dönebilsinler.
PYD-YPG-SDG gibi değişik postlarla görüntü verseler de PKK’nın
Azez’le kantonlar zincirini tamamlaması engellensin.
O halde TSK’nın da içinde bulunduğu ÖSO, Menbic ve El Bab’ı da
almak durumunda.
İşte “duyarlılık” bu iki yerde...