İRANLI Reza Zarrab’ın (Sarraf) Amerika’da gözaltına alınması Türkiye gündeminde üst sıralara oturdu. ABD-İran- Türkiye üçgeni içinde “büyük oyun” senaryoları yazılıyor, ekranlarda tartışılıyor. “Sen neymişsin be Reza!” Bu hayretim dayanaksız değil. 5-6 yıl önce, Mecidiyeköy’de 30 katlı bir rezidansta yaşıyordum. Reza da aynı binada kiracıydı. Şişman, tıfıl, sessiz, bol ve itinasız giysiler içinde utangaç görünüşlü bir çocuktu. Kapının önünde şoförlü lüks bir araca biner, giderdi. Aramızda ne selamlaşma oldu, ne de tek kelime geçti. Bir gün gazetelere baktım; “ünlü ses sanatçısı Ebru Gündeş’le evlendiğini” okudum. Ertuğrul Özkök’ün tanımlamasıyla “kendi küçük, sesi büyük” Ebru Gündeş’le nikâhına bir anlam veremedim. “Ne alaka” diye düşündüm. Bina görevlileri “Bu çocuk çok zenginmiş ama öyle böyle değil, çok parası varmış” diye konuşuyorlardı. “Ne iş yaparmış” sorusuna ise kimseden açıklama gelmemişti. Neyse... Kafaya takmamıştım. Zaten o binadan da ayrılmıştık. ........................ Reza Zarrab adı sonraları sık sık gazetelere, TV ekranlarına yansımaya başladı. 17-25 Aralık tsunamisiyle birlikte “tavan” yaptı şöhreti(!!) Gene “sen neymişsin be Reza!” Şimdi... Bir kez daha Türkiye gündemine meteor gibi çarptı. Deprem sarsıntıları yaptı. Senaryolar uçuşuyor. İktidara yakın yayınlarda bile ondan söz edilmekte. “ABD’nin Türkiye’deki iktidara oyunu” imaları yapılmakta. Yani...