ELBETTE dıştan bir tehdit olduğunda -iç politika görüşlerimiz ne olursa olsun- omuz omuza vermeliyiz.
Bütünlüğü-müzde çatlak ve sızıntı olmamalı.
Bunu yazın kenara.
.......................
Şimdi...
Rus savaş uçağının düşürülmesinden beri kafamı kurcalayan bir soruyla “alternatif tarih” deneyelim.
Havacılıkta “kış kış yapmak” diye bir deyim var.
Yabancı bir uçak hava sahası sınırımızı ihlal ettiğinde bizim uçaklar tarafından karşılanıyor, sınırdan geriye çıkmaya icbar ediliyor. (Zorlanıyor.)
Bu “izinsiz/tarifesiz” bir yolcu ya da kargo uçağının hava sahamıza girmesi halinde, savaş jetlerimizle dışarıya “kış kışlanması” olabilir.
Bir yabancı savaş jeti de olabilir.
Eğer söz konusu bir ya da birden fazla yabancı savaş uçağıysa ve topraklarımıza bomba bırakmak dahil herhangi bir nedenle açık ve yakın tehdit oluşturmuyorsa önce telsizle uyarılır, radarla kilitlenir, “ihlal” gene de sürüyorsa o yöredeki kontrol uçuşu yapmakta olan savaş uçaklarımızla “kış kışlanır.”
Acaba neden “kış kış” yöntemi yerine telsiz uyarıları sonrası doğrudan “vurmak” tercih edildi.
“Vuruş”, yörede kontrol uçuşu yapan F-16 pilotumuzun -başarısını da teslim etmek gerekir- o andaki kişisel kararı mıdır?
Yani...
Hükümetin genel talimatının komuta kademesinden uçuştaki pilotların inisiyatifine bırakılarak uygulanması mıdır?
Yoksa...
O 5 dakika içinde F-16 pilotunun komutanlıkla ve komutanlığın da Ankara’yla iletişim kurmasıyla mı “vur” kararı oluşmuştur?