Eylül ayı Türki- ye’nin dış politikasında “netameli...”
25 Eylül’de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin “bağımsızlık referandumu” var.
Barzani tüm dış baskılara karşın geri adım atmadı.
Referandumun sonucu şimdiden belli.
Bölge Irak’tan kopacak.
Kuzey Irak’ta “bağımsız Kürt devleti” kurulacak.
....................
İç siyasette olduğu gibi dış politikada da bir gün bile önemlidir.
Her şey değişebilir.
Ayrıca...
Barzani’ye başta ABD olmak üzere dış baskılar artık daha esnek bir formüle dönüştü.
“Referandumdan vazgeç” değil “ertele” deniyor.
Bu olasılık az değil.
Ancak Barzani “erteleme” karşılığı bir “güvence” istiyor.
“Ertelerim ama daha sonra yapılacak referandum sonucunun uluslararası meşruiyeti için güvence vermelisiniz” diyor.
Yani...
25 Eylül’de yapılsın ya da daha ileri bir tarihe kaydırılsın, bölgede -1946’da çok kısa süreli Kürt Mahabad Cumhuriyeti hariç- ilk bağımsız Kürt devletinin kurulacağı görülmekte.
Elbette bunun komşu ülkelere de yankıları olacaktır.
İran ve Türkiye bu konuda titizler.
Suriye’de ise zaten PKK omurgalı bir Kürt koridoru Güney sınırımız boyunca uzanmakta.
......................
Burada bir “kara deliğe” de işaret edelim.
Barzani Bağımsız Kürt Devleti kurulduğunda “kendisinin ve ailesinden birinin Başkanlık seçiminde aday olmayacağını” açıkladı.
Neden?
Ve Barzani ailesinden olmayan bir Başkan adayı kim olabilir?
Hayatını, babasının yolundan giderek Kuzey Irak’ta bağımsız Kürt Devleti kurmaya adamış olan Mesud Barzani’nin her şeyden elini ayağını çekip kendini emekliye ayıracağı, belki de İngiltere’deki aile evine çekilerek orada yaşayacağı gibi düşünceler gerçeklerle tam örtüşmüyor gibi.
Yoksa bilmediğimiz bir başka “özel” sorun mu var?
Örneğin “sağlık” ?
.......................