Zorunlu da olsa...
Seçim hükümeti kurulurken çok yıllar öncesinin “siyasi nezaket”
kurallarına dönüşe tanık oluyoruz.
Epeyce eski bir gelenek vardı.
Hükümeti kurmakla görevlendirilen başbakan, beraber çalışmak
istediği milletvekillerini ya telefonla arar ya da davet edip yüz
yüze konuşarak “bakanlık” önerirdi.
“Hangi bakanlığı vermeyi düşündüğünü” söylerdi.
“Kabul edip etmediğini” sorardı.
Hatta...
“Nasıl bir hükümet yapısı oluşturmak istediğini” de anlattığı
olurdu.
Sadece “bakanlık” önerisinde değil, devletin önemli mevkilere
atamalarında bile bu “nezaket” kuralı uygulanırdı.
Örneğin...
Dışişleri bakanları, bir ülkeye büyükelçi atamak istediği diplomata
sorardı:
“Falanca ülke bizim için önemli. Sizin kariyerinizdeki bir
diplomatın deneyimlerinden yararlanmak istiyoruz. Kabul eder
misiniz?”
Kuru bir nezaket sorusu değildi bu.
Diplomat geçerli bazı nedenler öne sürerek “başka bir post
istediği” cevabını verebilirdi.
Bu yüzden de bakanın hışmına uğramazdı.
Makul bir neden varsa negatif cevabı anlayışla karşılanırdı.
..........................
İsmet Paşa, Menderes bu geleneği özenle uygulamışlardır.
Demirel ve Özal’la birlikte kural bozuldu.