Dokunulmazlıklar için not defterimden bazı satırlar sunayım.
- Bu dalga nasıl yükseldi?
Hatırlamakta fayda var.
Cumhur-başkanı Erdoğan’ın “HDP milletvekil-lerinin yargı önünde
hesap vermeleri gerekir. Dokunulmazlıkları kaldırılmalıdır”
startıyla...
...................
- Sadece HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kalkarsa, bu
“ayırımcılık” olarak algılanabilirdi.
6 milyon oya sahip bir parti “siyasetten dışlanmış” görüntüsü
verilirdi.
Bunun siyaset ötesinde sosyal “zincirleme reaksiyonu” hiç
istenmeyen fay kırılmalarına neden olabilirdi.
HDP’ye oy vermemiş Kürtler bile rahatsızlık hissederlerdi.
Sadece HDP milletvekilleriyle sınırlı kalmayarak bütün partilerden
-haklarında fezleke yazılmış- milletvekillerinin dokunulmazlığı
kaldırılarak bir “ilke” eksenli tavır ortaya konması doğrudur.
HDP’ye “özel” değil, -haklarında fezleke yazılmış- bütün
milletvekillerine “genel” bir “dokunulmazlıkların kaldırılması”
kararı hukukun temel ilkeleriyle uyumludur.
Yani...
“Objektiflik ve genellik” ilkesine...
..................
- Aslında “hukukun objektiflik ve genellik ilkesi” ambalajına
sarılı olmakla beraber özünde bu tasarruf “siyasidir.”
Çekirdeğinde HDP’nin olduğu belli.
Ama...
Hukuk ambalajı tutarlı olduğu için savunulabilir bir Meclis kararı
olacaktır.
Kaldı ki...
Haklarında “yüz kızartıcı suç” iddiaları bulunan çok sayıda
milletvekili varken, onlara dokunmamak, onların dokunulmazlık
zırhıyla siyaset yapmaları yolunu açık bırakmak hem vicdan, hem
siyasi etik, hem de Anayasa’ya aykırılıkla yaralı olur.