Trabzonspor - Fenerbahçe maçını bir sahil kasabasında
izledim.
Tertemiz hava...
Balık, Ege otları...
Dostlar bir aradayız, gözümüz TV’de.
Galatasaraylılar ve Beşiktaşlılar elbette bu maçta “Trabzonlu.”
Özlediğimiz görüntüler akıyor ekranda.
Fenerbahçe gol oldu Trabzon kalesine yağdı ama tribünlerden Fenerli
futbolculara alkış var.
Düşen futbolcuya diğer takımın oyuncusu elinden tutup yardım
ediyor.
Hakemler de ciddi hata yapmıyorlar.
Kısacası...
Her şey düzgün.
.....................
Maçın sonlarına doğru kameralar tribünlere döndü.
200-300 kişi arasında bir gerginlik görüntüsü geldi ekranlara.
Ardından aynı tribünden sahaya akmak üzere hamleler,
dalgalanmalar...
Birkaç yüz polisin sahayla tribün arasında saf tutuşu...
Ve...
Trabzonspor kalesine ve kale önüne fırlatılan koltuklar, çakmaklar,
ne olduğunu anlayamadığımız metal parçaları...
Sahaya giren birinin kovalanışı...
Nihayet o “çok çirkin” görüntüler.
4’üncü hakemin yüzüstü çimlerde kayışı geldi önce ekrana.
Ardından kırmızı montlu bir ergenin onun tepesinde savurduğu
yumruklar.
Bu ortamda elbette maç devam edemezdi.
Hakem bitirdi.
.....................
Ne Ege’nin o tertemiz havası, ne balığın lezzeti kalmıştı.
Yudumladığımız da zehirdi sanki.