Cem Uzan “Partisini” kurmuş.
Reklam gezegeninin “Harika Çocuğu” Ali Taran’la anlaşmış. İlk toplantı... Ali Taran sunuma şöyle başlıyor:
Halkın ancak yüzde 20’si sizi tanıyor. Belki bunların çoğu Uzan ailesi ve sizin için -olumsuz- görüşlere sahip.
Onların tamamını unutun. Yok sayın. Biz seçim kampanyamızı sizin hakkınızda hiçbir fikri olmayan yüzde 80’e dayandıracağız.
Dinlediklerim mealen böyle...
Neden anlattığıma gelince...
...................
Tehlikeli iki kelime:
“Post truth...”
21. yüzyılın “ısıtıp tekrar servise sunduğu” siyaset bu.
Şöyle anlatabilirim:
...................
‘Siyasetçi “gerçek olmadığını” bilerek “gerçekmiş” gibi bir iddia ortaya atıyor.
Kendisine bağlı siyasetçiler, gazeteler, radyolar, televizyonlar da bunun “hoparlörleri” oluyor.
Her vesileyle tekrarlıyorlar.
Yaygın bir “ön kabul” haline getirmektir hedefleri.
Sonunda...
Genellikle başarılı oluyorlar.
“Gerçekle ilgisi olmayan bir tarih, bir olay, bir şahıs, kurum ya da ülke algısı” oluşuyor.
Peki...
Ya gerçeği bilenler?
Gerçeği bilen kitleler?
Bu “post gerçeklik (post truth)” operasyonunun hesaplarında onlar zaten yok.
Hedef, kendi tabanlarına “algı operasyonu” yapmaktır.
Kendi tabanını daha da birbirine yapıştıracak, kitlesini kenetleyecek “çimentodur” bu “algı operasyonu.”