Hillary başkan seçilseydi, “Suriye planı” değilse bile “taslağı”
medyaya sızmıştı.
Özetle...
“ABD, Suriye’nin kuzeyinde PYD koridoru açmakta kararlıydı.”
Gerekçesi daha da “tedirgin” edici.
“Düşman” diye etiketlediği “Suriye ile Batı arasına bir tampon
oluşturmak!..”
Bunu biraz daha ayrıntılı olarak yazmıştım. Sanırım 1 ay kadar
önce.
“ABD ile Türkiye arasındaki makas daha da açılabilir” notunu da
düşmüştüm.
....................
Trump seçildi.
“Olumlu” bir “yeni bakış” umudu vardı.
Trump’ın da, Türkiye’nin -yıllardır savunduğu- “Suriye’de güvenli
bölge istediği” yolunda ABD medyasında yer alan haberler “umudu”
besliyordu.
Ancak...
Şöyle haberler de gelmeye başladı:
Trump’a Suriye için 2 seçenekli plan sunuldu.
1- ABD, Suriye’ye, DAEŞ’in hesabını görmek için kuvvet çıkartmalı.
İşi kendi bitirmeli...
2- PYD’ye silah ve eğitim vererek, sahada yönlendirerek, omurgasını
Kürtlerin oluşturduğu “demokratik” etiketli güçlerle silmek.
***
Şimdi “Trump’ın Suriye’de güvenli bölge” isteği, bu iki seçenekli
plan nedeniyle Ankara’da “kuşkular” üretiyor.
Nasıl bir “güvenli bölge”?
Türkiye’nin öteden beri ABD’ye söylediği ama kabul ettiremediği
“güvenli bölge” mi?
Yani...
Türk askerinin öncülüğünde El Bab’a kadar dayanan “Özgür Suriye
Ordusu’nun” elindeki coğrafya mı?