Türk ve çeşitli ülkelerden 18 ressam Şarköy’deki “Şato Kalpak’ta” bir araya geldiler.
Şato’nun üzüm bağlarında ve özgün mimarili yapısında 6 gün ve 6 gece kaldılar.
Her biri 2 resim yaptı.
Bu eserler orada sürekli sergilenecek.
Özellikle Avrupa’da Bordeaux ve Bourgogne Bağlarındaki ünlü bağların şatolarında da böyle “sanat etkinlikleri” yapılır. Hatta bazı şatolar “lüks otel” segmentindedir.
“Relais & Châteaux” katalogunda yer alabilmek için resim ve heykel gibi değerli sanat eserlerine sahip olmak koşulu vardır.
Türkiye’de bildiğim kadarıyla üzüm bağları sektöründe bu bir ilk.
Keşke yaygınlaşsa...
KÂR GETİRMEYEN YATIRIM
Kalpak bağlarına gelelim...
Yıllarca Amerika’da borsa işleri yapan Bülent Kalpaklıoğlu, başarılı kariyerini noktaladıktan sonra Türkiye’ye döner. Kendi söylemiyle “hayatında ilk kez kar getirmeyen” bir yatırım yapar.
Sadece gönül verdiği için.
MY YUNUS...
Ali Ağaoğlu’nun pek de bilinmeyen özelliği “sporculuğudur.”
Okulda koşu ve yüksek atlama birincilikleri varmış.
Denizde de bir “Jet Ski” ustası.
Bayramda “Jet Ski yaparken kaza geçirdiğini ve iki kaburgasının çatladığını” okudum gazetelerden.
Ben de fena değilimdir, “kaburga çatlatmak hareketi” nasıl olur pek anlayamadım.
“Bir tekneye mi çarptı acaba” diye düşündüm.
.....................
Çarpma falan yok.Ali Ağaoğlu meğer Jet Ski’yle denize dalış yapar bir süre su altında yol aldıktan sonra, nefesinin biteceğine yakın yunuslar gibi Jet Ski’yle yüzeyde havaya sıçrarmış.
Bunu senelerdir yaparmış.
Malum Ağaoğlu projelerinin çoğu “My” diye başlar.
Bu dalış projesi de
“My Yunus” olmalı.
Bayramın birinci günü meğer gene Jet Ski’yle dalmış, çıkışta yüksek bir dalgaya çarpınca havada ters düşmüş...
En alttaki iki kaburgası çatlamış.
Yemekte bunları gülerek anlatırken “en büyük acıyı öksürürken çektim” dedi.
Ciğerler öksürürken, çatlak kaburgaya baskı yaptığında verdiği acı tahammül ötesiymiş.
Artık geride kalmıştı bu acılar biz konuştuğumuzda.