Daha önce de yazdım. Çok çok çok gerekli olmadıkça kimsenin hanımefendisi hakkında yazmam. Ayrıca… Erkek ya da kadın fark etmez… Onur yaralayacak ifadelerden de kaçınırım. Hep şöyle düşünürüm; “Bu kişi akşam evine gidecek. Eşinin yüzüne bakacak. Çocuğu ertesi sabah okula gidecek. Diğer çocuklar ona nasıl bakacak, babası ya da annesi nedeniyle ona neler söyleyecek?” ……………… Peki… Yanlış yapanları, suç işleyenleri teşhir etmeyecek, halı altına mı süpüreceğiz kötülükleri? Elbette hayır. Gerçekleri yazacağız, söyleyeceğiz, cesur olacağız, toplumu uyaracağız. Cezalandırılmalarını isteyeceğiz. Fakat… Bunları yapmanın da bir insani yaklaşımla “üslup düzeyi, özeni” olmalıdır. Kimse “bla bla” yaptığımı düşünmesin. 1962’den bu yana 54 yıldır devamlı yazıyorum. Neredeyse 20 bine yakın yazı… Binlerce TV programı… Ve… Hakkımda sadece “2 hakaret davası” açıldı. Bunlardan biri, sağ kanat milletvekiliydi. Kendinin “İsa olduğunu” bile iddia etmişti. “Tedavi görmek” zorunda kaldı. Dava düştü.