Şeyh Said İsyanı’nın ateşi Piran’da yakılmıştı. Şeyh Said, her yıl yaz aylarında Hınıs’tan yola çıkar, Palu’da yatan dedesinin mezarını ziyaret ederdi. 1924’te bu süreci erken başlattı. Aralık ayında yola çıktı. Her yıl Palu’ya en kısa yoldan giden Şeyh Said, bu kez güzergâhını değiştirmiş, yol üzerinde bulunmayan köylere de uğrayarak silahlı adımlarıyla gövde gösterisi yapmıştı. Uğradığı yerlerde “Hükümeti, şeriatın gereğini yapmamakla” suçladı. “Halifeliğin kaldırılması ve medreselerin kapatılmasının dine aykırı olduğunu”, “hanımların kolsuz elbiselerle dans ettiğini” söyleyerek halkı kışkırtıyordu. Bölge yöneticileri soruşturma yapmışlar ama üst makamlara “asayişi bozan bir durum olmadığını” bildirmişlerdi. Şeyh Said, beraberindeki 300 silahlıyla kardeşi Abdürrahim’in yaşadığı Piran’a geldi. Yanındaki silahlarından 10’u devletçe aranıyordu. Jandarma, bu 10 kişinin teslim edilmesini istedi. Şeyh Said, jandarma teğmenine “İstediğiniz adamlar benim yanımdadır. Şimdi bunları tutuklarsanız, benim şerefim ve haysiyetimi çiğnemiş olursunuz. Hükümetin kolu uzundur, bu suçluları istediği zaman yakalayabilir” diyerek karşı çıktı....