Ve Başkan Trump “Rakka operasyonu için SDG’ye (Suriye Demokratik
Güçleri) ağır silahlar verilmesi kararını” imzaladı.
Cumhur-başkanı Erdoğan’la yüz yüze görüşmesinin hemen öncesinde
böyle bir tavır “soğuk duş”tur.
....................
Zirve görüşmeleri öncesinde adettir.
Ziyareti yapacak olan ülkeden diplomatlar, -gerekiyorsa- diğer
önemli üst düzey devlet bürokratları giderler. Görüşmeler yaparak
zirvenin hazırlığını yaparlar.
Liderler karşı karşıya gelmeden önce neler konuşulacağı ve
sonrasında yapılacak açıklamalar -neredeyse- belirlenir.
Görüşmede ziyaret edilen ülkenin lideri bazen “bonus” olarak bir
jest daha yapabilir.
Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beyaz Saray’da Trump’la
görüşmesinden önce Washington’a en üst düzeyde -deyim yerindeyse-
“çıkarma” yaptı.
Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a parmağı kadar yakın İbrahim Kalın
Washington’a gittiler ve hem nabız tuttular, hem de bu görüşmeden
beklentileri anlattılar.
Ana tema “DAEŞ’e karşı Rakka operasyonunda, omurgasını ve
çoğunluğunu Kuzey Suriye Kürtlerinin oluşturduğu SDG yerine TSK’nın
işbirliği önerisini” vurgulamaktı.
“Kuzey Suriye’deki Kürt kantonlaşmasının bir anlamda Güney
sınırımızda PKK’nın devletleşmesi anlamına geldiği” bir kez daha
çeşitli kademelerde anlatılacaktı.
Ayrıca...
“SDG’ye verilen ağır silahların, PKK tarafından Türkiye’ye karşı
kullanıldığı” gerçeğinin altı çizilecekti.
NATO müttefiki ve stratejik ortak Türkiye’ye ABD bütün bunları
dikkate alarak özen göstermeliydi.
Bütün bunlar yapıldı.