8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Türkiye’nin dış politika sorunları için klasik demeçler, resmi açıklamalarla yetinmez, medyayla doğrudan ilişkiler kurardı.
Başta ABD olmak üzere gittiği ülkelerin önemli gazetelerini, televizyonlarını ziyaret ederdi.
Basın kulüplerinde konuşmalar yapardı.
Musevi lobisi gibi kurumların yöneticilerini kabul ederdi.
İş adamlarına konferans verirdi.
Ve...
Bu kişisel inisiyatif yansıtan etkinliklerle kamuoylarına dokunmayı bilirdi.
....................
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da devlet adamlarıyla resmi temasların ve toplantıların dışında bu yöntemi uygulamakta.
Saygın ABD gazetelerinde “Türkiye’nin dış politikasıyla ilgili” makaleleri yayımlandı.
“Lobi kuruluşlarının yöneticilerini kabul” de bu son gezisinin programında yer almakta.
Sadece Amerika’nın değil, Rusya’nın büyük gazetelerinden Kommersant’ta da makalesi ilgi çekti.
...................
Türkiye göründüğünden çok daha büyük dış politika “buz dağı” ile karşı karşıya...
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı Harekâtı ve son olarak da İdlib’de önemli başarılara imza attı.
Ama...
Buz dağının tıpkı suyun altında çok daha büyük kütlesinin olması gibi, Suriye sorununun en büyük kütlesi Fırat’ın doğusunda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Fırat’ın doğusunda da Türkiye’nin güvenliği için etkili olunacağı” mesajı “gerçekçi” bir tespiti vurguluyor.
Fırat’ın doğusundan İran sınırına kadar derinliği de olan, su ve enerji kaynaklarına sahip bir “garnizon devlet” oluşumu Türkiye’ye ciddi tehdittir.
Suriye’de son çözüme yaklaşırken, ABD himayesinde ülkenin 3’te 1’ine yakın topraklarını kapsayan bir “PKK/PYD fiili durumu” apaçık bir büyük sorun.
Buna göz yumulması halinde, daha sonraki aşamaların neler olabileceği kaygı verici bir soru işareti çizmekte.
Yeni Şafak’tan İbrahim Karagül dün şöyle yazdı:
Bu “garnizon devlet” planı Türkiye’ye kurulan en büyük tuzaktır, bir adım sonrası, savaşın Türkiye topraklarına taşınmasıdır.
Meselenin dar bir terör meselesi olmadığını, bir coğrafya meselesi olduğunu, bölgenin bütün ülkelerini parçalayacak bir en kirli planların ana üssü olacağını söylüyoruz....... Suriye dışında yakın bölgelerde yeni çatışmalar çıkaracaklardır.
Daha vahim bir endişeyi paylaşayım; bu öyle büyük bir hesap ki uğruna yeni savaşlar çıkarılır.......
Önümüzdeki dönemde “ya Türkiye içlerine yeni bir müdahale türü denenecek ya Suriye’de yeni bir çatışma alanı oluşturulacak ya da Basra Körfezi bölgesinde çok ciddi krizler yürütülecek.”
İran’ın Ahvaz kentinde yaşanan saldırı bu çerçevededir.
....................
İşte böyle bir ortamda Cumhurbaşkanı Erdoğan “Fırat’ın doğusunu” telaffuz etti.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da şunları söyledi:
“Suriye’nin toprak bütünlüğüne dönük ana tehdit, ülkenin doğusundaki bölgelerden, ABD’nin doğrudan kontrolü altında bağımsız özerk yapıların fiilen kurulmakta olduğu Fırat’ın doğusundan gelmektedir.”
...................
Türkiye’yle Rusya, Soçi’de “İdlib’in ötesinde Fırat’ın doğusundaki ABD destekli PKK/PYD ‘garnizon devlet’e karşı iş birliği için de bir anlaşmaya mı vardılar?”